Engelsiz Gazete yazarı Emine ZAİMOĞLU gazeteci yazar Metin TOPÇU ile bir röportaj yaptı.Aynı zamanda Milliyet Blog yazarı da olan Emine ZAİMOĞLU’nun Metin TOPÇU ile yaptığı röportaj:
Emine ZAİMOĞLU : Metin Topçu kimdir, bize kısaca kendinizi anlatır mısınız?
Metin TOPÇU : 1950 Rize doğumluyum. Bir kamu kuruluşunda uzun yıllardır yöneticilik yapmaktayım. Ayrıca biliyorsunuz yazarım. 1000’e yakın makalem, denemelerim, şiirlerim ve hikâyelerim var. Bunların birçoğu çok çeşitli internet sitelerinde ve yerelde kendi kurduğum gazete Karadeniz Virahaber’de yayınladı. Milliyet Blog yazarıyım. Bugün itibari ile 293. bloğum yayınlandı. İLESAM Rize Temsilcisiyim.
Emine ZAİMOĞLU: Metin bey, sadece bunlarla kalmadığınız biliyorum. Bir de sanat yönünüz var. Bunlardan da bahsedelim mi?
Metin TOPÇU : Resim yapar, halk müziği ile ilgilenirim. 3 kişisel sergi açtım, bir karma sergiye katıldım. Sivil toplum kuruluşlarında aktif görevler aldım, hala devam ediyor… Misyonu ve vizyonu olan biri olduğumu düşünüyorum. İnsan tıpkı bir ağaç gibi çevresinden beslenir. O nedenle bulunduğum yeri daha yaşanabilir hale getirmek için inanılmaz mücadelesi olan biriyim. En somut örneği Türkiye’nin en büyük projelerinden biri olan 132 yıllık Ovit dağının aşılması, 12 ay ulaşıma açık olması için, Rizelinin hayalini, Erzurumlunun sevdasını yerine getirmek için bir kampanya başlattım ve tam 1341 gün kamuoyunu canlı tuttum. Hep beraber başardık. Başbakanımız bizzat temelini attı. Şimdi havaalanı için mücadele ediyorum. Bütün bunlar bir misyon ve vizyon sahibi olmaktan geçiyor. İnsanı manada da Aksiyon insanıyım. Benim dünyam ahlak dünyası, devletim ahlak devleti, benim insanım ahlaklı insandır. En güzel eğitme telaşında olan 24 saatin yetmediği bir insan işte…
Emine Zaimoğlu: ‘’en güzele gitme‘’ diye bir terim kullandınız, bunu açar mısınız biraz?
Metin TOPÇU : Önemli bir söz! İnsan “En güzel” tarafından yaratılmış.. İnsanın bütün mücadelesi aslında O’na ulaşmak içindir. Bu yolda iz bırakmak isteyen de var, sessizce arayış içinde olanlar da var. Sanatkarın çabası çevresi ile birlikte en güzele ulaşma gayretidir. O’na ulaşmak için türlü yollar dener insan… Bu yüzen sanatsal faaliyetlerin tümünü o kategoriye alıyorum. O yüzden “en güzele gitme telaşında olan ben”demişim. O yüzden 24 saat yetmiyor bana…
Emine ZAİMOĞLU : Çok güzel bir evliliğinizin olduğunu biliyorum. Bu evliliği, uzun yıllar beraber yaşamanın püf noktalarından bahsedelim ne dersiniz?
Metin TOPÇU : Özel bir alan ama tanışmak maksadı ile kısaca cevap vereyim. Evet, bir hakikat! Ailesi ile mutlu huzurlu ve sevinçli birisiyim. Onlarla iftihar ediyorum. Ve çok seviyorum hepsini… Keza onlarda bana öyledir.
Beraber yaşamanın genel kuralları var ama zannedersem sevgi ve saygı üzerine bina edilen beraberlikler uzun ömürlü olur. Bir bakıma en temel unsurdur. Gözünüz gibi sakınacaksınız, her durumda paylaşımcı olacaksınız, değer vereceksiniz… Uzun yıllar beraber olmanın en temel şartı çoluk çocuk çoğunuzun size âşık olması, aynı şekilde de sizin onlara büyük bir aşkla bağlanmanızdır.
Emine ZAMİMOĞLU : Aşkla bağlanmak” dediniz. Sevgi ve aşk konusunda da neler söylemek isterdiniz?
Metin TOPÇU : Sevinç, sevgi ve aşk üçlemesi ile girsem söze diyorum. Upaniştalar der ki; Kainat sevinçten doğdu, sevince koşuyor… Uzak doğu tarifi… Sevgi ve tutku sevinçle başlar, aşka dönüşür.
Aşk olmadan insan olamaz. Aşkla yaratıldı, bir büyük aşkla… O nedenle aşkın tarifi bitmedi bin yıllar boyu. Tariflere sığmayan bu duygu ile önce ailene sonra çevrene daha sonra “en güzle” bağlanmak ne güzeldir. Güzellik ruhumuza “en güzel” tarafından üflenmiş. Güzellik aşkın, aşkla bağlanmanın, acı ve sevinçle yoğrulmanın adı bir bakıma. Aslında diyecek çok şey var ama kısa keselim konuyu…
Emine ZAİMOĞLU : Bu arada kaç çocuğunuz var, bize biraz çocuklarınızdan bahseder misiniz?
Metin TOPÇU : Dört çocuğum var. Hepsi 4 yıllık Fakülte bitirdi. Üç kızım öğretmen, oğlum serbest meslekle uğraşıyor. Onları bu memlekete insan yetiştirmeye odakladım ve başardım. Hepsi çok başarılı ve mutlu!
Emine ZAİMOĞLU : Ne mutlu size ki başarılı çocuklar yetiştirdiniz. Şimdiki dönemde çocuk yetiştirmek çok da kolay değil diye düşünüyorum. Siz bu konuda ne dersiniz?
Metin TOPÇU : Her dönemin kendine has zorlukları vardır. Şimdiki zamanda kendi özel durumu ile yaşanıyor. İnsan bilgi ile donatılırsa zorluklar ortadan kalkar. Anne babalar çok dikkatli ama şans tanıyan bir konumda olacaklar… İzleyecek fazla müdahil olmayacaklar.. Yaratıcı fikirleri tetikleyecek, neyin güzel olduğunu, neyin çirkin olduğunu dolayısı ile iyi insan olmanın yaratıcı insan olmanın yolarını açacak, ışıkla yol gösterecekler. Bugünkü sosyal çevre çok şeye gebe.. Kontrolü imkânsız gibi bir şey! O zaman yukarıda bahsettim. Bilgi, doğru ve sağlıklı bilgi ile donatacağız çocuklarımızı. Korkusuzca kendileri olmalarını sağlayacağız. O zaman üretken birer birey olarak hem kendilerine hem de topluma faydalı bir insan olarak yetişecekler.
Emine ZAİMOĞLU : Karadeniz vira haber sitesinde yazarlık yaptığınız, sosyal projelerin içinde olduğunuzdan da biraz bahsetmeye ne dersiniz?
Metin TOPÇU : Yukarıda bahsettim ama şunu diyebilirim. İnsan sosyal bir varlık. Bende o manada yazarak toplumu bilgilendirmeye çalışıyorum. Ben bir durakta durup akıp giden hayatı es geçemem.
O trene binip son durağa kadar olanları izlemeli, perdeleri aralamalı ve gerçekleri göstermeliyim yaşadığım topluma. O nedenle çeşitli projelere destek oluyorum kalemimle, başkalarının ilgisini sosyal projelere çekerek yardım ediyorum. Faaliyetlerine katılarak daha bir insan olmaya gayret ediyorum…
Yazarlık zor bir iş! Muhalif olmalı bir yönü ile ama asla taraf olmamalı. Açısını halk için geniş tutmalı, yalnız gerçeği ve daha güzeli kovalamalıdır. O nedenle haberciliğe çok önem veriyorum. Yazarlığa çok önem veriyorum. Çünkü geniş kitlelerle temas, onlardan beslenme ve geri dönüşleri sağlama o yolla olur ancak.
Emine ZAİMOĞLU : Bu kadar çok etkinlikte bulunmak, bu kadar yazmak, resim yapmak sizi yormuyor mu? Sizi bu kadar fazlaca çalışmaya iten sebep nedir?
Metin TOPÇU : Evet bu soru ile sıkça karşılaşıyorum. Derdim var. Dertliyim. Şahsımdan kaynaklanan bir durum değildir bu. Yetimlerin Ah!’ının arşa çıktığı bu zamanda zalimliklerle mücadele etmeyi dert edinmişim. İlk insanların taşlara neden resim çizdiklerini hiç düşündünüz mü?Bana göre iki amacı vardı. Birincisi “ben buradaydım, buradan geçtim, ikincisi insana birikimlerini aktarmak. Bu yolla kalıcı olmak. Onlarda bu dünyada geçici olduklarını, yani fani olduklarını fark ediyorlardı. Bu içgüdüsel olarak insana yüklenmiş bir duygudur. O zaman bende bir insan olarak bu toplumun dertleri ile ilgilenmek zorundayım, çözümler bulmak zorundayım. Yaşadığım sevinçleri, hüzünleri insanlarla paylaşmalıyım ki ders alsınlar… Ama zaman su gibi! Bir yerlere yetişmem lazım.
O nedenle daha güçlü ve daha atak bir tavırla bir an önce geçici olduğum bu dünyada zalimlikleri ortadan kaldırmak için daha çok çalışarak insanlara güzellikler bulup sunmalıyım. Bütün bu çabalarımı tetikleyen bu duygudur…
Emine ZAİMOĞLU : Sosyal medyadan bahsedelim mi biraz da? Bu konuda görüşlerinizi alabilir miyim?
Metin TOPÇU : Kısa ve öz. Aynen bugünkü gibi… Beğen, beğenme, tıkla geç… Bu mantık köreltiyor her şeyi. Sevinci, sevgiyi aşkı köreltiyor. Tümör gibi süratle yayılıyor. Temenni edelim ki kötü huylu olmasın, ameliyatı mümkün olsun. Şaka bir yana sosyal medyayı çok önemsiyorum.
Ama yani ille de kendini anlatmak ispatlamak zorunda değiliz yani. O modaya hepimiz uyuyoruz. Aslında bu harika platform gelişme adına daha güzele gitme adına kullanılabilir. Mesela siz değerli insanlarla tanıştım. Bu taş devrinde mümkün değildi. Ama şimdi dünyanın öbür ucundan birileri ile yazışabiliyoruz dilini bilemesek bile. Muhteşem bir şey insan adına… Evet, koku, yok tad yok, dokunmak yok ama hissettirme var. Fark edebiliyoruz güzellikleri. Birbirine yazabiliyoruz. Çoğalmak adına çok olumlu buluyorum… Kültürle ve Eğitimle alakalı bir durum! Zararlı yanları izole edilebilir. Ama kolay da değildir.
Emine ZAİMOĞLU : Mizah anlayışınızı ben çok beğeniyorum. Bu bir sanat mı, yoksa sizin kendi yapınız mı?
Metin TOPÇU : Teveccühünüz. Mizahi bir dil kullandığımı sizinle fark ettim. Sevindim açıkçası. Eğer düşünce yazılarıma mizahi monte edebilmişsem çok sevinirim açıkçası. Çünkü öyle bir düşüncem yok. Açık yalın ve duru bir şekilde yapmak istediklerimi yazarım. Ama şu var. Çarpıcı bir etki yaratma adına belki istemeden mizahı düşüncelerimin arasına katmış olabilirim. Sanat elbette ama zannedersem yaratılıştan gelen bir yetenek olsa gerek. Dedem halk şairi idi ve çok güçlü hicivleri vardı. Genetik olarak bana da bulaştı bu güzel yetenek diyelim…
Yeri gelmişken sanat konusunda da bir iki kelime edeyim. Sanat sanatkârın madde üzerinde bulduğu yenidünyaları ifşa etmesidir. O yeni âlemleri tanıtmasıdır çevresine bir yolla. Yazı ile resimle, şiirle, heykelle, hikaye ile romanla vs..Estetik katar mizah bu anlattıklarıma… Sanatkarın farkı bu. Elbette sanatkar başka sanatçı başka… Derin konu aslında… Duralım bu noktada.
Emine ZAİMOĞLU : Engelsiz Gazete adı üstünde. Engelli arkadaşlarımızın engel tanımadığı çalışkan üretken ve birçok insandan çok daha başarılı insanların buluştuğu bir haber portalı. Sizin, engelli denilince ne aklınıza geliyor, görüşlerinizi öğrenebilir miyiz?
Metin TOPÇU : Bir kere bu söze karşıyım. Tarifini nasıl yapacağız. Hiçbir fiziki noksanlığı olamayan ama şizofren olan bir yönetici görmediniz mi? Beyni topal insanları nasıl ayıracağız? Nasıl sayacağız bu insanların beyninde dolaşan keçileri? İnsan gibi bakacağız herkese, ama herkese.Onlara noksan aramayacağız, onlardan toplum nasıl istifade eder ona bakacağız. Ayırım yapmadan ama… . Herkesin elinden geleni yapmasına olanak tanıyacağız. Bakın burada engelli sözü var mı? İnsandan bahsediyorum ki, insan olanlar anlasın.
Emine ZAİMOĞLU : İş hayatınızda engelli çalışanınız oldu mu? Engelli inanların normal kişilerden çok daha özveriyle çalıştıklarını çok iyi bilirim. Bende görme engelli bir bayan olarak bunu açıkça görebiliyorum. Bu konuda siz neler dersiniz?
Metin TOPÇU : Elbette… Hem de çokça vardır. Hiçbir sorun da yaşamadım… Kör diyene beynin kör dersin topal diyene beynin topal dersin olur biter… Ölçü bu dediklerim değildir. Ölçü yönetim sanatı, idare sanatı, insana değer verme, kişiye birey olma hakkını verme olayıdır. Adalet her insan için yaşam hakkını sağlayacak, hukuk önünde her insan eşit olacak, her birey insan gibi yaşamayı garanti edecek. Payına düşeni alacak. Bunun ayrımı yoktur. Konu insandır çünkü. Başka bir adı olamaz kanaatimce. Engelli demekten başta bir ayırımcılıktır. Bana göre gereği yoktur. Dünyada yaratılan her şey bir gaye için yaratılmış ve bir görevi vardır. O kadar. O görev hakkını tanıyacaksın kanunlarla, düzenlemelerle..
Emine ZAİMOĞLU: Metin bey sizinle yapmış olduğum bu güzel sohbet için tekrar teşekkür ederim. Çok keyifli bir sohbetti. Sizi tanımak ve tanıtmak, Engelsiz Gazete okurlarıyla buluşturmak çok keyifliydi. Son bir kaç cümle ile Engelsiz Gazete ve engelsiz Gazete Radyosu hakkında neler demek istersiniz?
Metin TOPÇU: Ben teşekkür ederim. Onure ettiniz. İnanın çok sevindim bu aydınlık camiaya sizin aracılığınızla bazı mesajlar verme fırsatı verdiğiniz için ben teşekkür ederim. En başta başarılar dilerim her iki kurumunuza. Elimden ne geliyorsa yapacağım. Çok faydalı bir iş yaptığınızı düşünüyorum. Ama bir eleştirim var size… Ayrım yapmayın… İnsanların tümüne açın gazeteyi ve radyoyu…
Engelsiz Gazete olarak bu güzel röportaj için Sn. Metin Topçu ve Sn. Emine Zaimoğlu`na teşekkür ederiz.
21.6.2012