Yaşımız kaç olursa olsun ilkokul öğretmenlerimizin hayatlarımıza yaptığı dokunuşları unutmuyoruz. Figen Yaman Coşar “Yazma yeteneğimi ilkokul öğretmenim sayesinde fark ettim.” derken Tülin Kozikoğlu, her çocukta takdir edilecek yönleri bulup çıkarmayı ilk öğretmeninden öğrendiğini söylüyor.
Zeynep Tuba Kesimli
İlkokulu iki farklı okulda dört öğretmenle bitirdim. İlk öğretmenim birkaç ayın ardından emekli olup gitmişti. Ona dair pek hatıram yok. İkinci öğretmenime dair hatırladıklarımsa pek parlak değil. Onun sayesinde akran zorbalığı ile nasıl başa çıkabileceğimi öğrendim sanırım. Okul değişikliğinin ardından iki yıl öğrencisi olduğum Emine Bayramoğlu’nu ise hep hayırla yâd ediyorum. Ellerime ve dahi yüreğime batan kıymıkları temizlemiş, sevgi dolu bir sınıfta okumamı sağlamıştı.
Yaşımız kaç olursa olsun ilkokul öğretmenlerimizin hayatlarımıza yaptığı dokunuşları unutmuyoruz. Öyle ki 84 yaşındaki anneannem bile ilkokul öğretmeninin ne kadar zarif bir kadın olduğunu daha dün dersine girmişçesine anlatıyor. Birkaç gün sonra 24 Kasım Öğretmenler Günü’nü kutlayacağız. Biz de çocuk kitabı yazarlarına “İlk öğretmeninizden neler öğrendiniz?” diye sorduk. Figen Yaman Coşar, Yusuf Asal, Tülin Kozikoğlu ve Halil İbrahim İzgi bizim için cevapladı. Bu vesileyle öğrencilerine emek veren, onların kalplerindeki sevgiyi yeşerten, içlerindeki cevheri açığa çıkarmalarını sağlayan bütün öğretmenlerimizin, Öğretmenler Günü’nü tebrik ederim.
İlk öğretmenim bana sevgiyi öğretti
Yusuf Asal
İlkokulda üç öğretmenim oldu. İlk öğretmenimin bana ne öğrettiğini düşünürken aklıma bir araştırmacının hikâyesi geldi. Şartları elverişsiz bir köyde, bir okulun sınıfında gözlemler yapıyor bu araştırmacı. Sonuç olarak diyor ki; bu köyden bir şey çıkmaz. Yirmi yıl sonra gerçek sonuçlara ulaşmak için köye gittiğinde, büyük bir şaşkınlığa uğruyor. Çünkü araştırma yaptığı o sınıfın öğrencilerinin her birinin önemli yerlere geldiğini öğreniyor. Aklı almıyor. Öğrencileri buluyor tek tek ve soruyor: Nasıl başardınız? Hiçbiri doğru düzgün cevap veremiyor. Ama ağız birliği etmişlercesine “Öğretmenimiz bilebilir bunun cevabını.” diyorlar. Araştırmacı arıyor, tarıyor ve yaşlı öğretmeni buluyor. Durumu anlatıyor ve soruyor: Hocam, hangi yöntemleri kullandınız bu başarılı insanları yetiştirmek için? Yaşlı öğretmen düşünüyor, gözleri doluyor ve şöyle diyor: Onları gerçekten sevdim. İşte böyle. İlk öğretmenimiz bir hanımefendiydi. Sanırım bir ay sürmeden ayrıldı okulumuzdan. Sonra bir öğretmen daha geldi ve kısa süre sonra gitti. Sonrasında, ilk öğretmenim diyebileceğim Duran Güngör Bey geldi. O bize çağımızın en fakir olduğu başlıklardan biri olan sevgiyi öğretti en çok. Bu da çok değerli bir miras, öğreti, bilgi. Şu an gözümün önünde, her gün ilk dersin on dakikası günlük hayatta yaptığımız iyilikleri sınıfta anlatma. Adeta yarışırdık insanlara, hayvanlara, doğaya bir iyilik yapmak ve sınıfta anlatmak için.
Hayata coşkuyla bakmayı öğrendim
Halil İbrahim İzgi
İlk öğretmenimden hayata coşkuyla bakmayı, saygıyı ve kendime güvenmeyi öğrendim. Kitapları keşfetmeyi, hayatın ayrıntılarıyla kendimi inşa etmeyi de öğrendim aynı zamanda. Okumayı, yazmayı öğrendim, az şey değil. Kıymetli öğretmenim Zehra Konca, sınıftaki saygı halesiyle farklılıklar içindeki bir ilkokulu gerçek bir çiçek bahçesine döndürmüştü. Okuma bayramı gerçekten bir bayram gibiydi. Özenle hazırlanılan o tören bize okumanın ne denli büyük bir mutluluk olduğunu göstermişti. Bir doğum günümde Margaret Sidney’in Beş Küçük Kardeş kitabını hediye etmişti. Kâşif olma hayallerimi sabırla dinledi ve hayal dünyama saygı duydu. Geleceğe ilişkin tüm hayallerin hoyratça hırpalandığı dünyada saygıyı gösterdiği ve öğrettiği için kendisine minnettarım. Onun öğrettiği harfler bana kelimelerin kapısını açtı, kelimeler de yeni dünyaların… Okumanın ve yazmanın hiç tanımadığımız, bilmediğimiz ve hatta karşılaşmayacağımız insanlarla tanışmanın ayrıcalıklı bir yolu olduğunu gösterdi. Hayatıma ondan sonra giren her öğretmeni onun bize davranışlarıyla tarttığımı ve bu tartının hemen hemen hiç yanılmadığını düşününce fark ediyorum.
Yazma yeteneğimi fark etmemi sağladı
Figen Yaman Coşar
İlk öğretmenim birinci sınıfın yarıyılında emekli oldu. O birkaç ayda ondan okuma yazmayı öğrenmiş oldum. Okumaya geçtiğim zaman, ilk sayfasına hayran olduğum yazısıyla bir tebrik yazıp hediye ettiği “Çiçekçi Kız” isimli hikâye kitabını hâlâ saklarım. Yerine gelen öğretmenim tonton, şefkatli, duygularını gözünün bebeğinden hissedebildiğiniz biriydi. Onun da yazısı çok güzeldi. Bana kompozisyon, şiir yazmayı öğreten odur. Sonrasında yazdığım her metnin temelini, rahmetli öğretmenim Erdoğan Elmalı atmıştır. Dördüncü ve beşinci sınıflarda, derste yazdığım şiir ve kompozisyonları yarışmalara yollayarak yazma yeteneğimin hem kendim hem de çevrem tarafından fark edilmesini sağladı. Yazdıklarımın başkaları tarafından beğenildiğini görmem, bu konudaki gayretimi artırdı. Bir de bütün özel gün törenlerinde bana şiir okutur sunuculuk yaptırırdı. Toplum önünde kendimi ifade etme cesaretimi büyük ölçüde ona borçluyum. Allah ondan razı olsun.
Anlaşılır bir Türkçeyle konuşmayı öğrendim
Tülin Kozikoğlu
İlkokul öğretmenimden tane tane ve anlaşılır bir Türkçeyle konuşmayı öğrendim. Çocukları birbiriyle karşılaştırmadan sevmeyi, her çocukta takdir edilecek yönleri bulup çıkarmayı ve akademik başarının ötesini takdir etmeyi öğrendim. Bir de hangi “de-da”ların ayrı, hangilerinin birleşik yazıldığını o kadar iyi anlatmıştı ki, resmen zihnime kazındı!