Rusya’nın Suriye iç savaşına dahil olmasından sonra beklenen oldu, yeni büyük bir göç dalgası sınırlarımıza dayandı.

Rusların acımasız bombardımanına direnemeyen zavallı insanlar yollara düşütü ve tek sığınılacak güvenli liman olan Türkiye’ye doğru harekete geçtiler.

Bu durum Suriye’de kırılma noktalarının en son olanıdır, belirleyici olanıdır.

Olaya direk veya en direk taraf olanlar da ellerinde son kartları sahaya sürmeye hazırlanıyorlar.

Suudi Arabistan’ın kara gücü ile dahil olacağı bu büyük ve dehşetli savaş bir başka yere doğru süratle evriliyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan “Irakta düştüğümüz hataya Suriye’de düşmeyeceğiz” diyor. Açıkça müdahil olacağının sinyallerini veriyor.

ABD’li yetkili PYD’li çapulculardan plaket alıyor Kobani’de…

Orada onlara verilen silahlar PKK eliyle askerimize polisimize karşı kullanılıyor.

Dünyanın gözü önünde Dünya devi bir ülke açıkça bir terör örgütü ile organik bağ kuruyor. Ve bunu saklamıyorlar.

Karadan Arap cehennemine girmeyi göze almayan Amerika ve batı, oradaki Kürtlerden oluşan teröristlere bel bağlıyorlar.

Amaca ulaşmak için her yol mubah…

Ruslar bir üs karşılığında 400 bin insanını katleden bir katille iş birliği yapıyor, onunla omuz omuza masum sivillerin kanını akıtmaya devam ediyor.

Bütün hür dünya, gelişmiş batı bu kan ve göz yaşı dolu trajediyi  keyifle izliyor. Kılını kıpırdatmadan Müslümanların bir birini boğazlamasına seyirci kalıyorlar.

Türkiye bu izahı güç karmaşık savaşta neler yapabilir?

Bana göre bugün ileri süreceğimiz bir görüş çok kısa bir zamanda işe yaramaz hale gelir.

Dengeler her gün her saat değişiyor. Her hangi bir duruma karar kılmak imkansız gibi bir şey.

Bu ateş çemberinin kenarında ne kadar durabileceğiz?

Bunu, günler saatler değil, “an”lar gösterecek  galiba!

O an da çok uzak değil zannedersem!

Sevgi ve saygılarımla…

8.2.2016

HABER BİLGİLERİ

Bu haber 08 Şubat 2016, 05:51 tarihinde Köşe Yazarları, Yazar 1 kategorisinde yayınlandı.

OKUNMA

Bu Haber 105 Kez Okunmuş..

PAYLAŞ

ETİKETLER

YORUM YAZIN