Yazar itirazı olan insandır.Akıp giden hayata seyirci kalamaz.
Eğer hayat bir trense, bir durakta durup onu bekleyemez.
Bende herkes gibi bu yolculuğa memurum.
Beraber gidiyoruz ama benim fark ettiklerim var.
Fikrimi açıklıyorum diye kınayanlar zavallıdır.
Her konuda yazarım.
Eleştiren, haksız olduğum noktayı belirtecek. Neden yazıyorsun bana bir Allahın kulu diyemez. Yazıyorum işte…
Onlara harcayacak zamanım yok.
Sorular sordum önceki yazımda. Kimseyi hedef almadım.
Kanuni yeterliliği olan herkes aday olabilir, yurdumun her güzel ilinden biri RTEÜ’de Rektör olabilir.
Hiç kimseye karşı peşin hükümlü değilim.
İlle de fikrini açıkla deseler bana, yeminle söylüyorum anyalı konyalı olsun derim… Ne Artvinli, ne Erzurumlu, ne Trabzonlu, ne de Rizeli… Hiç birini istemem…
Benim istememle olmayacağına göre vilayetimde bulunan bir büyük eğitim kurumunda Rektör seçimi beni ilgilendirmiyor diyemem arkadaş.
Çünkü, RTEÜ beklentilerimi şimdilik karşılamıyor.
Neden?
Bu nasıl üniversitedir ki, tek satır yazan hocası yok. Bu vilayetin sorunlarını, güzelliklerini, imkanlarını, geçmişini, geleceğini sorgulayan bir tek akademisyeni yok.
Bunu şu anlamda diyorum. Yerel basında veya internet sitelerinde her gün Rize’yi, ülkeyi, dünyayı yorumlayan bir tek hoca yok anlamında dedim….
Makam almak için üniversitede yapılan çalışmalar beni ilgilendirmiyor.O konularda yapılan etkinlikler keza öyle… Uluslar arası makaleler, başarılar vs…
Rize için yazan yok. Ülke için yazan yok… Yoksa, bu üniversite de benim için yok anlamındadır.
Burada iki durum söz konusudur.
Yazmak isteyenlere sopa gösteriliyor, yazamıyorlar. Ya da, koskoca Üniversitede yazan bir Allahın kulu yok.
Her iki durum da yürekler acısıdır.
Vah benim başıma derim yani…
Bu pencereden bakınca, ülke genelinin de bu durumda olduğunu biliyorum. Ama, bizim kadar değil en azından.
Unvanını yazarak altına imzasını atan, sanattan edebiyata, resimden müziğe, siyasetten ekonomiye, aileye, dine imana, isyana, hasılı her konuda akademisyenlerin görüşlerini merak ediyorum, ne var bunda?
Sadece makam almak, sadece birilerine rant sağlamak, sadece birilerini bir yerlere yerleştirmek, bu mudur üniversite kardeşim?
Sadece maaş almak, onun dışında üniversiteye hiç uğramamak ne güzel değil mi?
Bu konularda sorular sordum diye, soracağım diye kimseler alınmasın. O paralar bu fakir milletin parasıdır… Asrın kuralı açıklıktır, şeffaf olmaktır.
Allahına kadar hesabını sorarım…
Hava limanı meselesini hep beraber hallettik. Şimdi işim gücüm Üniversitem. Gerçek manada üniversal hale gelirken yerelle olan ilişkisini sorgulayacağım. Katkısı nedir bakacağım. Ben eleştireceğim, ilgililer haklı olduğum konuları düzeltecekler, haksız, bilmeden, sehven yaptığım hatayı da bizzat çağırarak veya açıktan cevap vermek suretiyle cevaplandıracaklardır. Bunun başka yolu yoktur…
İki gün önce yazdığım yazıdan sonra bir sayın aday daha çıktı ortaya…Biri de “en kuvvetli aday bendim” dedi!..
Ne güzel işte.. . Yarışsınlar, hak eden kazansın. Kimseye karşı peşin hükümlü değilim.
Seçilecek olan Rektöre önemli sorularım olacak.
Sorduğum soruların cevabını verecek. Ben anlamam.
Akademisyeninden, personeline, alımından satımına, her şeyi sorarım kardeşim…
Bu benim hakkımdır…
Halkın dediği hakkın dediğidir. Ben halkımızın sorduğu soruları soruyorum. Herkes bunu böyle bilsin.
Asla ve asla bir şeyler oluyor imasını yapmadım. Bu ana kadar herkes benim gözümde dürüsttür, tarafsızdır… Bilmeden, sormadan, öğrenmeden hiç kimseyi suçlayamam…
Dün bir ifade kullandım. Arif hocaya kumpas dedim. Haddi aşan bir kelime idi. Aslında “meydana gelen olay” diyecekken o kelimeyi kullandım. Muhataplarından özür dilerim…
Rektör Vekili olarak bugüne kadar Üniversiteyi yöneten Sayın Prof.Dr. Hüseyin Karaman hocama hizmetlerinden dolayı teşekkür ediyorum. Seçim sürecini de başarı ile tamamlamasını diliyorum..
Ama dediğim gibi seçilenle işim var….
İnadına değil, muradına olacak her şey….
Sevgi ve saygılarımla…..