Ülkemizde siyasi taraf olma, siyasi kamplaşma maalesef her türlü yapıcı eleştiriyi kendi kulvarına çekip yamultma hastalığına yakalanmıştır.
Takılan at gözlükleri gerçeklerin üzerine kalın bir şal çekiyor.
Durum kısaca böyle olunca susacak mıyız?
Asla… Her türlü riski göze alarak aklımızın el verdiği ölçüde gerçekleri söylemeye devam edeceğiz.
Nemalananlar kuyruk acıları ile kıvransın durdun, beni ırgalamaz…
Önceki yazımda eleştirilerim iki bölüme ayrılabilir. Bir bölümü üreticilerimize, diğeri de çay sanayine idi…
Üreticilerimize iki şeyi hatırlattım. Fiyat ve yaş çay ürünü kalitesi…
Fiyat, ister dünya ölçeğini, ister ülke gerçeğini dikkate alın makuldür. Bu sene için o nedenle 1.90 TL dedim. Ama üreticilerimiz buna itiraz ederseler taze ve % 70 su içeren yaş çay ürünü için bulduğum makul fiyatı güncellerim ve 10 TL ye belki daha fazlasına yaş çay ürünü sattığımızı ispat ederim. Şu kadarını diyeyim. 2.5 yaprak çaya bir yaprak ilavenin istihsale yüzde yüz artış sağladığını bilelim… Gerisini lütfen siz hesap edin…
Gelelim yaş çay sanayine…
Yazımda eleştirilerim tümüne idi. Ayrım yapmadım. Ayrım yapsam Çaykur’u özel bir yere koyarım.
Çünkü yaklaşık olarak 2 milyar TL ciroya ulaşmış güzide kuruluşumuz olmasa, bölge insanların giremediği çay ormanlarına dönüşür.
Durum böyle diye eleştirmeyecek miyiz?
En az Çaykur kadar kapasiteye sahip özel sektörü eleştirmeyecek miyiz?
Sektörde yaşanan olumsuzlukların başında özel sektör vardır. Literatürü kökünden değiştiren metotları onlar geliştirdi. Maalesef Çaykur artan işçilik maliyetlerini düşürmek için özle sektörün çok kötü uygulamalarını gündemine aldı…
Ayrıntısına girersek kitap olur.
Özel sektör Çaykur gibi her yönü ile oturmuş saat gibi işleyen bir siteme sahip bir kuruluşla yarış halinde… Onlara bazı konulara hak verdiğim de oluyor. İşleri açıkça çok zor…
Çaykur dönemsel olarak zaman zaman büyük hatalar yaptı. 1993- 1997. Kontenjanla oynamak suretiyle bütün taşları yerinden oynattı. Çok derin mevzu… Yine kitap olur…
Vatandaşın düzenli çay satmasına örnek randovulu sistem gösterilemez. Kaliteye direk etkisi var…
Bunu yıllardır özel sektör kısmen uyguluyordu. Anlaşarak çay satma… Başka adı yok bunun. Ama bu uygulamanın mahsurlarını açık açık buraya yazmam. Kafasını kuma gömmüş idareciler ne demek istediğimi anlasınlar lütfen. Bir kişinin 400 kilo çay topladığı bir düzende kaliteden söz etmek mümkün değildir…Bir kişiye bir seferde 5000 KG çay satma hakkı ve onu deftere yazabilmenin mahsurları vardır…Ama vatandaş memnun. Benimde sözüm sonraya kalsın.
O mahsurları yazmayacağım. Yeni bir polemik konusu yaratmak istemem. Çünkü her doğruyu her zaman her yerde söylemek bazen fayda yerine zarar verir…Meraklısına telefonla izah ederim…
2.5 taze yaş yaprak ve % 70 filiz içeren masul 740 bin dekarda bir dekardan toplamak bugün itibariyle mümkün olmadığına göre % 22.5 randıman ve üzeri gerçekleştirmeleri nasıl yakaladınız ey çay sektörü…
% 14.5-15 e düşen randımanı hangi yöntemle 22.5 ve üzerine çıkardınız?
Literatürü tarihe gömdünüz o yüzden dedim.
Çay ekim alanlarının yoğun olarak artmaya başladığı 1950-60-70 dönelerine çayımız bütün değerleri ile dünya çaycılığı ile yarışabilir durumdaydı… Gerisini yazdırmayın bana…
Üretim teknikleri bakımından otomasyon açısından dünyada tekiz diyebiliriz… Ama bu literatüre uygun mudur?
Bana göre asla ve asla değildir…
Dünyada bana yaş çay eleğini ortadan kaldıran tek bir imalat sistemi göstermezsiniz!
Yanılıyor olabilirim, belki bir yeni bir literatür geliştiriyoruz ve dünyaya kabul ettireceğiz!
Bununla iftihar eder, yapanları tebrik ederim vala…
Ve bunu ispatı çok kolaydır. Dünya borsalarında duyusal ve fiziksel analız değerlerini değiştirirsiniz, ve çayınızın tamamını dünyaya ihraç edersiniz…
Var mı böle bir baba yiğit…
Yok vala yok, bu gidişle de olmayacak…
Bir büyük hata da üzerinde kar yağan tek ülke imişiz… Üzerine kar yağan ülkeyiz doğru ama tek değiliz… Bazı ülkelerin bazı bölümlerinde çay bitkisi üzerinde kar yapıyor. Tek fark bizim bütün alanlarımız kar alıyor… İnce bir ayrıntı ama gerçeği söylemekte yarar var…
Uzar gider bu konu ve devam edeceğim….
İstanbul’dan sevgi ve saygılarımla…