İnsanın en ağırına giden şey, sizin doğru gördüğünüzü söylediğiniz esnada, bir çok soyguncu, fırsatçı, istismarcı, değer sömürücülerinin adeta o gerçeğin ırzına geçercesine sizin sahip çıktığınıza sahip çıkar görünmesi ve o konuda değil sizinle aynı dili kullanmak daha uç, daha rijit sözler söylemesi.

Yağcılık Nefi’den miras kaldı “diye bir söz var. Bu sözle yağcılık aşağılanmak ister ama keşke günümüz yağcıları, yağdanlıkları Nefi kadar nitelikli olsa!

Günümüzün bu tip profili yağcılıkla, yağdanlıkla ifade edilemeyecek kadar rezil.. Bu yaşıma kadar bu tiplerden hep nefret ettim ve uzak durdum..

O nedenle yeniden vurgulamakta yarar var; Zaman zaman benimle aynı dili kullanan belirttiğim kalıptaki insanlarla hiçbir benzerliğim yok, hiçbir alışverişim yok, onlara karşı zerre de hazzım yok!

Bunlar da bu durumumun fazlasıyla farkındalar..

Bunları anlama kapasitesi olmayan veya anlamak istemeyen bir karşıt zümre var. Demek ki bu tipler için sık sık pozisyon belirtip, duruşumu onlara nefret duyar pozisyonunda görünüp, el altından işbirliği yapanlar için sık sık vurgulamam gerekiyor…

HER ŞEYİ YAPMA HAKKI

Bakınız, bu ağaçlar Eskişehir Şeker Fabrikası önündeki asırlık ağaçlardı.

Bu ağaçları kesen CHP’li belediye başkanı (hem de prof) Yılmaz Büyükerşen..!

Rize’de tehlike arzettiği şikayetiyle kesilmiş olan çürümeye yüz tutmuş bir ağaç (hatırlarsanız) günlerce gündemden düşmedi. Yazılı, görsel, sanal hangi mecra varsa hepsi Rize Belediye Başkanına ve partisine ağaç katili, doğa katili gibi ifadelerle yüklendi…

Peki bu güzelim ağaçlar tümüyle yok edilirken basında Eskişehir Belediye Başkanıyla ilgili bir tek sözcük duyabildiniz, görebildiniz mi?

Duyamazsınız..Zira bu ülkede bazıları kendilerine her şeyi yapma ve dilediğini yargılama hakkı tanır da ondan!

Yıllardır bu çifte standart nedeniyle ülke insanları kamplaştırıldı ve salt gerçeğe sahip çıkmaktan uzaklaştırıldı. Taraf yapılarak gözleri kör edildi..

Bu tablo içinde objektif olamaya çalışan, değerlerimizi korumaya çalışan, gerçeğe sahip çıkmak adına bir şeyler yapma gayreti içerisinde olanların ne derece zorluklar içerisinde olduğunu bilmem anlayabiliyor muyuz?

GÜNÜMÜZ PAPAZLARI

Aşağıdaki şiir aslında bir şarkı. Ondördüncü yüzyıldan bir trubadur şarkısı.

Günümüzle ilgi kuran çıkar mı bilemiyorum. Ancak bir gerçek var ki; çağlar ilerlese de her şey geçmişle benzeşiyor…

“Papa kutsal emanetine ihanet eder,

Çünkü zengin hemen gözüne girer,

Yoksul için her şey aslan ağzındadır.

Koca koca servetleri yığar, düzer,

Yoksul halkı koyun gibi güder,

Kendisi sırmalar içinde rahatındadır…

Saygıdeğer kardinallerin de yoktur farkı,

İster sabahın seheri olsun, ister akşam vakti..

Önüne geleni dolandırmak için,

Hesap kitapla dolmuştur hayatları…

Piskopozlarımız da benzer günahlar içinde,

Acımasızca derilerini yüzmede,

Hali vakti yerinde bütün papazların.

Bastırırsın mührünü parasını verince,

Her yazıya, ne olursa içinde.

Ancak Tanrı geçer önüne soygunlarının…

Bir de bütün rahipler, küçük papazlar,

Hepsi dediklerinin tersini yaparlar,

Bir gün uymaz dedikleri, yaptıklarına…

Çünkü bilgili, bilgisiz işleri güçleri,

Ticarete çevirmektir bütün ayinleri,

Ayinin kutsal kurbanı da içinde…

Çektikleri çilenin gösterişi boldur,

Bütün keşişleri frerlerde,

Ama uydurmaların en boşu da budur.

Oysa evlerinde yaşadıkları hayattan

Kat kat iyidir, durumları, yeminlerinin

Ve bütün dervişlik uydurmalarının rağmına..”

HABER BİLGİLERİ

Bu haber 15 Ekim 2018, 08:13 tarihinde Köşe Yazarları, Küçük Manşetler, Yazar 2 kategorisinde yayınlandı.

OKUNMA

Bu Haber 349 Kez Okunmuş..

PAYLAŞ

ETİKETLER

YORUM YAZIN