NE KADAR GÖREBİLİYORUZ?
İnsan, devinim içinde olan hayat denilen bir merhalede, bir renk karmaşası, bir renk zenginliği içinde zaman denilen akışkanla birlikte hiç durmayan bir yerde sahne almaya çalışan bir varlık
On milyarlara karenin salilselerle ölçülebilen zaman dilimlerinde insan beyninin varoşlarına hızla dolanıp kalp denilen muhteşem merkezin çeperlerine çarpması, orada biz iz bırakması ile kayda alınmaya aday olanlar beynin hafıza bölümünde kayıt altına alınır.
Bu sahnelerin kalbe uğramayanları zamanla silinir gider.
Bakmakla görmek arasında ki fark burada belirginleşiyor.
Elle tutulur gözle görülür olaylar dışında insan uzak diyarlarla da iletişim kurabiliyor, hayalleri ile dünyayı evreni kucaklayabiliyor.
Bazen hiç olmayacak olan hülyalarını renklendirebiliyor. İşte bütün bu eylemler bize insan olduğumuzu hatırlatıyor.
Güzellik insanın rüyası. Gerçekleşen her güzellik insana manasını bulan yolları aralıyor, perdeleri kaldırıyor aradan… Böyle bir durum için en kısa zaman dilimi “an” bile yetebiliyor. Hayatın gerçek güzelliklerinin küçük mutluluklarda saklı olmasının altında yatan sebep budur.
Düşlerimizi tetikleyen böylesine küçük mutluluklar bir çok şeye katlanmamızı sağlıyor.
Hele bunları paylaşırsak akıl almaz bir hızla çoğalıyoruz. Coşkunun adı budur belki de…
Dertler ve sevinçlerin ters orantı ile insanı etkilemesinin sebebi budur katimce. Dertleri paylaştığımızda küçülürken, yani azalırken mutluluklar tam tersine büyümektedir,çoğalmaktadır. Yani paylaştıkça daha bir insan oluyoruz. Hayatın muhteşem renklerinin coşkusunu, lezzetini paylaşarak görebiliriz.
Paylaşmadığımız, içimizde saklı güzelliklerin, kayıtlı güzelliklerin hiçbir anlamı yoktur. Keza dertlerimiz de paylaşmazsak bize çok ağır bir yük olarak kalır.
Yüreğinizin emri ile beyninize kaydettiğiniz bir güzellik her ne zaman hatırlanırsa yeni bir paylaşma olduğundan mutluluğunuz o anda zirve yapar.
Elinizde olan güzelliklerin sanal kaydı beyinde gerçek boyutları kalbinizin derinliklerindedir.
Sevdiğiniz bir insanı hatırladığınız da, alabildiğine özlediğinizde kalbinizin ağırması bu yüzdendir.
Özlemle gözlem, görmekle fark etmek, bakmakla aynı şey değildir. Bir saniyede, bir dakikada bir saatte bir ömürde baktığımız milyarlarca akıp giden kare hayatın grifit yapısını sunar bize…
Oradan seçip aldıklarımız gördüklerimizdir, kayıt altına aldıklarımızdır. Ki, bir ömür boyu yüreğimizde sakladığımız güzelliklerdir onlar, hiçbir zaman seyrine doyamadığımız karelerdir onlar.
Zaman zaman yüreğimizi sızlatan o güzellikler bize insan olduğumuzu hatırlatır. Kimi sevilen tarafından, kimi seven kalp tarafından.
İnsanı insan yapan sevgi, güzel ahlak, fedakârlık, hüsnüniyet, vefa ve daha sayamayacağımız yüzlerce değerlerdir
O anlamda yakaladığımız kareleri hatırlayalım ki daha bir insan olabilelim
Sizce de öyle mi?
Sevgi ve saygılarımla…
19.3.2013