Hava açık ve güneşli.
İşyerimizde personelle sabah kahvaltısındayız…
“Şiddetli yağmur geliyor, tedbirinizi alın” dedim.
Herkes birbirine baktı. Hiç kimse herhangi bir tepki vermedi…
Ertesi gün baş ahçı yanıma geldi “Abi özür dilerim hakkını helal et” dedi.
“Helal olsun Adnan usta, hayırdır, ne oldu?” dedim.
“dün bize şiddetli yağmur var” dedin, sana inanmadım, arkadan da seni eleştirdim, “bu adam ne diyor” dedim”… Ama aniden bastıran o şiddetli yağmurdan sonra senden helallik almak geldi içimden, saklayamadım!
………………………………..
Müneccim değildim. Etrafımda yaşanması muhtemel olayları yine o kaynaklardan edindiğim bilgiler çerçevesinde değerlendiriyor ve tarafsız bir gözle yorumluyorum. Elde ettiğim bilgileri etrafımdaki insanlarla paylaşıyorum…
Bana bir gün sonra, bir ay sonra veya bir sene sonra “haklısın” diyen insanlara ifrit oluyorum…
Hele bu siyasetçi olursa var ya, kurum ve kuruluşların baş yöneticileri olursa var ya, fıttırıyorum.
Açık ve güneşli havada yağmurun geleceğini eski insanlar deneyimlerden yola çıkarak tahmin ederdi ama şimdi modern imkanlar bir çok şeyi doğru tahmin edip kamuoyu ile paylaşıyorlar. Yeter ki takip edin, doğruya ulaşmanız çok kolaydır.
Hele bütün hareketlerimiz kanun ve yönetmeliklerle kontrol altına alındığı günümüz dünyasında yöneticilerin iyi veya kötü yaptığı işlerin farkında olmak, görmek, değerlendirmek çok daha kolaydır.
Mesela, her gün yöneticisi olduğu fabrikadan çay çalan bir fabrika müdürü çekilen yüzlerce video ile mahkemeye veriliyor ve hala görevinin başındaysa onu yönetenlerin dürüst olduğuna beni kimse inandıramaz.
Birinci derecede yakınlarını para kaynaklarının başına getirenler yaklaşan fırtınayı göremezler…
Resmi görevli olduğu kurumlarla hiç kimse bir alış veriş ilişkisine giremez, dolaylı yollardan da olsa çalıştığı kuruma mal ve hizmet satmazlar, satın alma yönetmeliğine aykırıdır, suçtur, yasaktır…
Kasabın bıçağı olur elbette gülün çiçeği olduğu gibi…
Ama kendine yontmayacak, başkasına o bıçağı vermeyecek, iğreti dallara gül açmayacak!
Çünkü samanda gül olmaz, lağımda asla gül bitmez…
Karanın kap karası, dolu fırtına, kış boran ayaz fark edilmez mi Allah aşkına!
Allah’ın sopasını gözüne girecek değil ya, fark etsene be zalim!…
Yakub aleyhisselam’ın kana bulanmış fakat hiç yırtık ve çizgi bile olmayan gömleğe bakıp oğlu Yusuf’u Kurt’un yemediğini ve onun hayatta olduğunu anladığı gibi sizi tanıyorum.
“haklısın” şimdi deyin bana…
Lağımda gül yetiştirmeye kalkmayın. Hüsrana uğrayacaksınız haberiniz olsun…
Sevgi ve saygılarımla…