İslam dünyasının şu anki durumunu anlatmama gerek yok sanırım. Bu duruma gelmemizin sebeplerini de sıralamayacağım.
Önemli olan ve üzerinde duracağım konu, mensubu olduğumuz dinimiz hakkında aklımıza gelebilecek vesveselerdir!
Ne gibi vesvese mesela! Yahu, dinimiz son hak din olsa, biz niye böyle sefil bir hayat yaşıyoruz! Bizleri bu duruma dinimiz mi düşürdü? Gibi hiçbir haklı gerekçesi olmayan hayaller, zihnimizi kurcalar durur…
Hele de, hiç sevmediğim şu söz halk arasında çok söylenir olmuş “Ölen de Allahuekber diyor, öldüren de”. Bırakalım aynı din mensuplarını, kardeşler bile birbirini öldürmüyor mu?
Demek ki, hoş olmamakla birlikte, bu tür olaylar yaşanabiliyor dünyamızda. Kaldı ki, o “Allahuekber” diyenlerin hepsi içten mi diyor? Belki de çoğu, Müslümanları birbirine kırdıran münafıklardır.
Peygamber Efendimiz(A.S.M), Bedir savaşına giderken 1000 kişiden münafık olan 300’ü ayrılmadı mı? Hele de bu dehşetli zamanda, bu tür Lawrens’lerin daha da çok piyasada gezdiği kaçınılmaz bir gerçektir.
Onun için çok temkinli olmalı, aceleci davranmamalı, daha da önemlisi, dinimizi yani Kâinatın Efendisi Peygamber Efendimiz’in Allah’tan alıp bizlere getirdiği prensipleri iyi anlayıp hazmetmeli ve bütün duygularımıza sindirmeliyiz.
Bu konularda ihmalkâr davranıp, zamanlarımızı tefsir ve hadis kitapları yerine, bize faydası olmayan malayani diyebileceğimiz şeylere harcarsak, tereddüt ve vesveselerimiz artarak devam eder. Allah korusun bu yol bizi, dinimiz hakkında şüphe ve tereddütlere bile sevk edebilir.
Bu tür vesvese ve tereddütlere karşı Bediüzzaman Hazretleri’nin ifadeleriyle cevap verirsek: “İslamiyet güneş gibidir üflemekle sönmez, gündüz gibidir göz yummakla gece olmaz. Gözünü kapayan yalnız kendine gece yapar”
Biz Müslümanlar olarak ümidimizi her zaman en üst düzeyde tutmalıyız. Çünkü ümidini kaybeden kişi her şeyini kaybetmiştir.
Yine Bediüzzaman Hazretleri’nin ifadeleriyle “Her musibet, bir şerrin sonu bir hayrın başlangıcıdır” prensibinden hareket edersek, her kışın bir baharı, her gecenin bir neharı (gündüz) vardır.
İslam dünyasını ağlatan bu “AH”lar ve “VAH” lar, kesinlikle boşa gitmemektedir. Fiili bir dua olup rahmet damlalarına dönüşmektedir.
Yine son olarak Bediüzzaman Hazretleri’nin, günümüz İslam Aleminin durumunu özetleyen şu sözleriyle bitirelim: “Ümidim kavidir ki, çok masumların kalplerinden hararet-i hüzünle(üzüntünün ateşi) tebahhur eden (buharlaşan) “AY”, “VAY” ve “AH” lar rahmetli bir bulut teşkil edecektir.”
Bu “AH” lar ve “VAH” ların oluşturduğu bulut, rahmet damlaları şeklinde istikbalimize yağacaktır inşallah.
Cenab-ı Hak hepimize, Kur’an-ı anlamayı, Kur’an’a vakit ayırmayı, gündelik hayatımızı Peygamber Efendimiz’in yaşadığı ve gösterdiği şekilde yaşamayı nasip etsin.
Allah herkesi ahir zaman fitnelerinden korusun…