“Kişinin Himmeti Milleti İse, O Kişi Tek Başına Bir Millettir” B.Z
17 Aralık başlayan süreci Rize’ye Bir hava limanı kazandırma çalışmalarım nedeniyle fazla irdeleyemedim.
Çünkü yerelde Rizemizin en büyük derdi birinci meselemdi.
Ankara’da İstanbul’da önüme gelen herkese bu meseleyi anlattım,fikirlerini aldım. O paralelde çalışmalar yaptım.
Gündemden düşmesini istemiyordum ama politik malzeme yapılmasına da şiddetle karşı idim.
Şükürler olsun ki Rize Hava Limanı meselesi en yetkili kişilerin elinde ve takibinde.
Bu noktada susmayı ve beklemeyi tercih ediyorum.
Meselemize zarar verecek girişimleri hep beraber önlememiz lazım.
Şimdi sıra 17 Aralıkta başlayan olayları yorumlamama geldi diyebilirim.
Süreci yorumlarken kırmamaya, dökmemeye özen göstereceğim.
En başta zamanlama içime sinmedi.
Politik çıkar kokusu geliyor bu operasyonlardan.
Yargının müdahalelerini hukuk açısından değerlendirecek kapasitem yok.
Ama sade bir vatandaş olarak “iki sene önce saklanan para ve kasalara o gün müdahale edilmesi gerektiği” kanaati hem kamuoyunda, hem de bende var.
Çünkü, operasyonlar çok uzun zaman önce tespit edilen olumsuzlukların çıkar amaçlı bir zamanda ve aslı amacı dışında kullanıldığı izlenimini veriyor .
Yerel seçimlerin göbeğinde başlatılan operasyonlar Hizmet hareketini” paralel devlet” suçlaması ile karşı karşıya bıraktı.
Ya da daha önceleri sıkılan yumruklar karşılıklı çatışmaya dönüştürüldü.
Seyrediyoruz. Elimiz kolumuz bağlı.
Aklıma takılan soruların mutlaka, doyurucu bir şekilde cevaplanması gerekiyor.
En başta, televizyonda konuşurken TV nin sesini kısmaya utandığım Sayın Fettullah Gülen hocanın neden dışarıda durduğu, neden bir türlü ülkemize dönmediği sorusunun cevabını bulmam lazım.
Beni başka hiçbir açıklama tatmin etmez.
Ülkene döneceksin ve dimdik meselene sahip çıkacaksın.
Yoksa zank diye TV’yi kapatırım.
Çünkü, bu hareket yasal işler yapıyor ve devletimize milletimize herhangi hiçbir zararı yoksa, Sayın Fetullah Gülen Hoca efendinin ülkemize dönmesinde ne mahsur olabilir?
Mutlaka mücadele bu ülkede ve bu zeminde verilmeli.
Ki, eğer bu hak mücadelesi ise,hak din mücadelesi ise korkulacak ne olabilir?
Hak yolunda ölmek şehitlik değil mi?
Gel ve öl derim başka bir şey demem…
Gelmiyorsan ve din adına verilen kutsal mücadeleyi Hıristiyan batıya dayanarak veriyorsan şiddetli çekincelerim hep devam edecektir.
Mehtap TV deki Not Defteri haber programındaki Amerikan tınısı, seslendirmesi, mantığı devam ettiği müddetçe hiçbir açıklama beni tatmin etmez. Çünkü onlar dinimizin düşmanıdırlar. Batıldırlar. Hak dine katkılarının olmasını asla bekleyemem.
Siyaset yapacaksanız siyasi kulvara girin.
Bana göre BDP hariç bütün partiler ülkemizin,halkımızın ihtiyacından doğmuş, yeterli ve gerektiği kadardır. Bunlara inanmıyorsanız parti kurun.
Ve yasal çizgide olduğunuzu ispat edin.
Suç varsa bulsunlar diyemezsiniz. Siz, suçlu olmadığınız ispat edin,açıklamalar yapın.
Sabahtan akşama ve hiç ara vermeden T.C. hükümetini yıpratmaya yönelik candan bezdiren salvolarınıza ara verin.
Yolsuzluk toplumsal bir hastalıktır.
Önlenmesi için hukuki her yol denenmelidir.
Varsa suçlular hesap vermelidir.
Ama bunu Amerikan çıkarları uğruna, orada yaşama uğruna,oradan, onlarla birlikte yaparsanız bu işte bir bit yeniği var düşüncesi asla ve asla aklımdan çıkamaz.
Yüksek dozlu çatışma haline dönüşen bu durumdan ülkemiz,milletimiz zarar görüyor.
Tarihte bu türden çatışmalar milletimize hep zarar vermiştir.
Oturun, bir kez daha düşünün ve kendiniz sorgulayın Allah aşkına…
Bu nasıl vatan sevgisidir,bu nasıl din sevgisidir ki Amerika’dan yönetilebiliyor.
Bunu asla anlayamam.
Sevgi ve saygılarımla…