Ülkemizdeki, bölgemizdeki Rize’mizdeki gelişmeleri yorumlarken önceliğimizi hangi olaylara vereceğimizi birazda okuyucu belirliyor.
Ki, okuyan kitle Rize’de yaşayanlardır. Sadece Rizeliler penceresinden bakmak yanlıştır.
Zurnanın zırt dediği nokta burasıdır.
Bir meseleyi ele alırken, ülkemi bölgemi ve yaşadığım ili düşünerek yazmaya çalışıyorum.
Kenti içinde yaşayanlarla birilikte düşünmek,menfaatlerini öne çıkarmak hem benim hemde Rize’de yaşayan okuyucuların görevidir.
Ki, daha yaşanabilir, gelişmiş bir kent olabilelim.
Eğer birbirimizi olmadık mecralara sürükleyen yazılarla yorumlarla yönlendirirsek önce kentimiz sonra içinde yaşayanlar,bölge,ülke kaybedecektir.
Osmanlı hukuku Mecellenin birinci maddesi “ bir işten maksat neyse hüküm ona göredir” der.
Yani hüküm verirken maksadın anlaşılması esastır Osmanlı hukukunda.
Yazdıklarımı tekrar tekrar okuduğumda maksadımın yıkmak değil daha güzele gitme sevdası olduğunu görüyorum.
Hata felsefem bu zaten.
O nedenle asla felaket tellallığı yapamam.
Felaket telalığı yapan insanlara da asla saygım yoktur.
Beraberce yaşadığımız kent için istediklerimi hayra yormayan,şerre yoran okuyucuların kasıtlı yorumları moralimi bozuyor ama yinede hepsine saygım var.
Algı meselesi desem alınanlar olacak, kapasite meselesi desem şık olmayacak.
Napsam şimdi.
İlimin meselesini ülkemin meselesini “felaket tellallığı yapar mıyım” korkusuyla dile getirmeyeyim mi?
Bu ilin gelişmesi adına bir vizyonum, bir misyonum var.
Yemyeşil Rize’min eğitimde, sanayide,ulaştırmada, sağlıkta turizmde evrensel standartlarda
bir il olması vizyonum var.
Bu sayede hem ülkemizde hem de dünyada isminden söz ettiren bil il olma sevdamdır vizyonum..
Misyonum kentsel değerlerimizi sahiplenen, etik değerleri önemseyen, çevre bilinci gelişmiş, eleştirel düşünen, çok yönlü, yaratıcı, bilimsel, sanatsal ve kültürel özgüveni ile dünyanın her yerinde adından söz ettiren insanların yaşadığı bir kent özlemidir.
Temel ve Fadime mantığına isyan etmiş özgür bireylerin yaşadığı bir kent hayali…
Bu yolda önüme çıkan engellerle biraz da agresifleşerek mücadele etmek. Çünkü zamanım yok. Yaşlandım. Bir an önce Vilayetimi gelişmiş iller arasında görmek istiyorum.
Bir kişiyi, bir kenti örnek almak suretiyle bazı mesajlar vermek, yönetenleri daha güzele gitmek için zorlamanın bir yoludur.
Bir kişi veya kentin düşmanlığı değildir, olamaz.
Ne zaman bir örnek versem ve bir şey istesem hemen felaket telalılığı yapanlar önüme çıkıyor.
Bundan hepimiz zarar ederiz.
Çünkü bu ilde sadece arı duru Rizeliler yaşamıyor. Ülkemizin geldiği bu noktada aidiyetinizi sınırlayamazsınız. Her yerlisiniz, çünkü insansınız. Her ille, her yöre ile, her bölge ile, hatta insanlıkla barışık yaşamalıyız. İnsan olanın bu çağda başka bir düşüncesi olmamalı.
Olursa o yabanidir,çağdışıdır.
İhtiyaçlarımızı dile getirirken hiçbir siyasi mülahazaya yer vermem
Eleştirirken de aynı durum söz konusudur. Siyasi aidiyetim yoktur. Olursa kendimi sınırlandırmış olurum düşüncesi var bende.
Değerlerim vardır. Onlardan taviz vermem ama asla hiçbir siyasi oluşumun içinde olmam.
Siyasetim vizyonumudur, politikam misyonumdur.
Bunları gerçekleştirmede hiçbir engel tanımam, takmam.
Herkese saygım sonsuzdur yaratandan dolayı.
Sevgi ve saygılarımla…
Metin TOPÇU