ÇAYDA MARKALAŞMA ÇABALARI…
Dünyanın en çok çay üreten 5. ülkesi konumundayız.
Maalesef dünyanın en çok çay ihracatı yapan 5. ülkesi değiliz.Listede adımız bile yok.
En çok üreten sıralama Çin, Hindistan, Kenya, Srilanka Türkiye. En çok ihraç eden sıralama Srilanka, Kenya, Çin, Hindistan, Vietnam vs..
Üretimde üst sırada ihracatta en dipte…
İhraçatan ton başına en fazla payı alan Sırılanka. 4365 dolar / Ton…
Dekara verimde beklide şampiyonuz, birinci sıradayız. Biz ortalama 1000 kg/dekar verimi esas alıyoruz ama gerçekleşme bunun çok üzerinde…Açıkçası rakamlar sıhhatli değil. Diğer ülkelerin dekara veriminden de haberim yok açıkçası.
Dekara verim-kalite ilişkisini bilmeyen yok.
Markalaşma çabaları ile ilgili haberleri okurken pür dikkat yapılan açıklamalara bakıyorum bu konuda söylenmiş tek sözcük yok. Dokunamıyoruz o konuya…
“Doğu Karadeniz ekonomisinin bel kemiği çay” Doğru Karadeniz İhracatçılar birliği Başkanı demiş.
Ne muazzam ve doğru bir tespit.
Bir bölge ekonomisinin belkemiği bir ürünü konuşuyorsak ve dünyada ihracatta esamemiz okunmuyorsa, elbette kurumlarımız kuruluşlarımız düşünecekler, çareler arayacaklar. Bundan doğal daha ne olabilir.
Ama proje aşamasında sarf edilen sözler meselenin çok uzağında olduğumuzu hatırlatıyor bana.
235 bin ton çay üreten bir ülke olarak bundan belli bir miktarı ihraç etme uğraşları boşunadır demiyorum ama şapkayı önümüze koyarak,yanı düşünerek bir karar almamız gerekiyorsa çay sanayimizin birinci önceliği ihracat değildir.
Çünkü bu yapıyla bu piyasa şartlarında ülkemize giren kaçak çay ve ithal edilen kuru çay kadar ihracat yapma şansımız asla yoktur. İlk akla gelen bu kanalları kapatmamız ve kendi kendimize yeterli hale gelmemizdir
Ama bu nasıl sağlanacak?
Ülkemizin onlarca vilayetinde Türk Çayı içilmiyor. Önce oralara bir hakim olalım, oralara çayımızı bir götürelim. Ondan sonra ihracattan söz edelim.
Eğer dünya şartlarını tüketici eğilimlerini bilmiyorsanız diyeceğim yoktur. Proje üstüne proje yapın oyalanın.
Biliyorsanız bir hamle ile iç piyasada yaşanan sorunları halledebilirsiniz.
Hammadde kaliteyi yükseltirsiniz her şey bir çırpıda düzelir. İç piyasada daralma önlenir
Yok eğer ille de TÜRKİYE markasıyla dünyada “bende varım ve çok özledir” diyorsanız “benim ürünüm” o zaman mevcut yapılanmayı tarladan bardağa tümden değiştirmeniz gerekecektir.
Ki, yapraktan bardağa olması gereken bir yığın prosesin çok uzağındayız.
Buralara dokunmak öyle kolay değildir.
Hem maddi hem de siyasi boyutu vardır. Ekonomik, sosyal boyutu vardır.
Ama çıkar bir baba yiğit. Dünyanın en kaliteli hammaddesinden dünyanın en kaliteli çaylarını üretmeyi dener o zaman ne soysal, ne ekonomik, ne maddi, ne manevi çayda hiçbir sorun kalmaz. Bu iş bu kadar basittir.
Siz hala daha annenizin margarinini kullanmaya yemin etmişsiniz ben ne yapabilirim.
Size şunu derim;
Var mısınız dünyanın en pahalı çaylarını üretmeyi denemeye…
Kilosu 1500 Euro’ya çay üretmeye var mısınız.
Yalan diyorsam, ne duruyorsunuz, asın beni daaaa…
Sevgi ve saygılarımla…