Konu ile ilgili belki onuncu yazım! Ama olsun! Yazıp söylemeye devam…
Sahil Yolu’nu kastettiğimi anlamışsınızdır tahmin ediyorum. Çünkü Rize’mizde yaşayan herkes hemen her gün bu yolun çilesini çekmekte, stresini yaşamaktadır.
Geçen gün Rize Emniyet Müdürlüğünden İsmail Kahraman Kültür Merkezine araba ile 15 dakikada geldim! Yaya gelinse beş-on dakikalık yol… Hele hele Metelerin oradan iç yola girmek var ya, tam bir kaos! Trafik Polisleri de adeta, bizim bu duruma yapacak bir şeyimiz yok dercesine çoğu zaman kenarda bekliyorlar. Hani o görevlilere de biraz hak vermiyor değilim! Çünkü üçayak bir pabuca sığar mı?
Birkaç tane alt veya üst geçit yapamıyor musunuz? Rize’nin sözü geçen insanları nerde?
Sahil Külliyesi’nden bahsediyorsunuz! Bu yol bu şekilde durduğu sürece, o Sahil Külliyesi’ne uzaktan bakarız uzaktan!
Niçin bu Rize’mizde meseleler “sıra ile” ele alınmaz!
Bir de şu söylem yok mu, insanı kahrediyor: “Güney Çevre Yolu bir yapılsın, Sahil Yolu rahatlayacak”
Bu sözleri senelerdir duyuyoruz. Belki o günden bugüne araç sayısı ikiye katlandı! Halen daha Güney Çevre Yolundan medet umuyoruz. O yol (Güney Çevre Yolu) yapılınca Rize’nin arka kısımlarını rahatlatsın hele!
Belki biraz dokunaklı yazıyorum, ilgililerden özür dilerim! Sıkıntı o kadar büyük ki, bu sözler bile hafif kalır.
Yine de son olarak şunu söylemek istiyorum; Sahil Yolu, hemen hemen her yerleşim yerinden geçişler yeniden düzenleniyor. Aynı durumun, Menderes Bulvarı’da göz önünde bulundurularak Rize’de de gerçekleşmesini talep ediyoruz, o kadar!
Neyimiz eksik ki, fazlamız var eksiğimiz yok!