“Meşrûtî monarşi türü bir sistemin kurulmasını isteyen Yeni Osmanlıların (Jön Türkler) arasına sızan ve zamanla kuvvet bularak meydana çıkan komitacı bir gürûh vardı ki, işi gücü daima fitne-fesat çıkarmak olmuştur.”
Fırsat buldukça, kan dökmekten, cinayet işlemekten ve meşrû iktidarları devirmekten çekinmeyen Balkan Komitacı uzantıları günümüzde de görevlerini aksatmadan sürdürmektedirler.
Bir yazar 13 Nisan’a dikkat çekerek konuyu gündeme taşımış:
“13 Nisan 1924 Eski İttihatçıların bakiyesi olan ve ülkeyi tek parti zihniyetiyle idare eden CHP hükümeti eski İttihatçılardan bazılarının tüm aile efradına para yardımı ile maaş bağlanmasına karar verdi. 13 Nisan 1925 İttihatçılarla ve onların fikrî takipçisi olan Halkçılarla yollarını ayıran Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası üyelerinin evleri, İstanbul Emniyeti tarafından didik didik arandı. İşte, tıpkı komitacı İttihatçılar gibi onların bakiyesi olan Halkçılar da kendisine muhalif gördüğü fikir ve harekete hayat hakkı tanımamıştır.”
Bana göre üçüncü 13 Nisan 2021’dir.
Bugün Ramazan ayının birinci gününü eda ettik. Çoğunluk oruca başladı. Çoğunluğa uymak lazım. “Sevad-ı azam” çoğunluğa uymak demektir. Öyle buldum bir kaynakta. Tamam, uyalım da bu çoğunlukta zekatı hakkıyla verenler ne kadar? Faizden kaçınanlar ne kadar? Uyacağımız çoğunluk haramdan sakınıyor mu? Eğer böyle değilse ve azınlıktaysalar bazen veya çoğunlukla “sevda-ı azam”ı temsil eden azınlığa uyup kalabalıkları oraya çekmek gerekmez mi?
Yapılan bir araştırmada yüzde 20’lık bir kesim Kur’an-ı hiç eline almamış. Bu noktada “sevda-ı azam” uymak ne derece doğrudur? Bu sonuç dini açıdan ürkütücü değil mi? Toplumsal yapımız bakımından ürkütücü değil mi?
Baharın eşsiz güzelliği yavaş yavaş kendini göstermeye başladı. İnişli çıkışlı bir sıcak bir soğuk, tereddütlerle bahara koşuyoruz.
Kuruyan dallardan çiçeklerin açması, kuşların ötüşmesi, güneşin gülümsemesiyle baharın geldiğini hissetmeye başladık. Kâinatın rengârenk sayfalarını okumak için gün doğuyor bize. Yeni güne daha bir heyecanla uyanıyoruz. Baharın gelmesi hakikaten ümit oluyor hepimize.
Bütün dünyayı kasıp kavuran Pandemi ülkemizde de acımasız yüzünü zirve yaparak gösterdi. Bir günde 50.000 insanımızın bu hastalığa tutulması felaketin habercisidir. 300’e yakın can kaybımız var.
Yasakların her durumda herkese uygulanması gerekmektedir. Kongrelerde yığılan kalabalıklar haklı eleştirilere sebep oldu. İnsanımızın can güvenliği partiler üstü olması gerekir.
Dünya ağır bedel ödedi. Umarım biz kurallara uymak suretiyle bu kadarla atlatmış oluruz
Metin TOPÇU
13.4.2021 Çekmeköy