İstanbul B.B. her belediye gibi ağır yükünü iktidarların çektiği devlet büyüklüğündeki rant kapısıdır. İBB , İlçeleri de kısmen bağlayan bir idari güce sahiptir. O nedenle iktidar hesapları yapanlar veya iktidarlar için İstanbul’u kazanmak son derece önemlidir. Ankara B.B’ de siyaset için birçok yönden İstanbul gibi önemlidir. Sonrasında da kademe kademe Büyükşehirler önem arzeder..
İstanbul B.B’nin bütçesi ve kredibilite imkanları yüksek olduğu için siyasi rant için son derece verimlidir ancak bu mega kentin büyüyen sorunlarının halledilmesi ve dünyadaki benzer kentlerle yarışabilmesi için iktidarla bir konsept içerisinde çalışması gerekmektedir. Aksi halde iktidarla restleşmek kaçınılmaz hale gelir ve İBB iktidar desteğini alamadığı için beklenilen atılımı yapamaz. Ayrıca, İBB ile uyumlu olmayan ilçe belediyeleri de hizmetlerde çeşitli zorluklarla karşı karşıya kalır.
Bu genel tablo nedeniyle önceki seçimde iktidar adayının kazanmasının İstanbul için önemine değinmiştim. Ancak, iktidara karşı yükselen tepkinin bir blokta toparlanması ve İmamoğlu’nun büyük vaatler üzerinden halk üzerinde etki yaratması ve de diğer çeşitli etkenler nedeniyle iktidarın ağır topu, Binali Yıldırım seçimi kazanamadı.
Geçen 5 yıl içerisinde İstanbul’da hiçbir şey iyiye gitmedi. Vaat ettiği ucuz su, ucuz taşıma, kentsel dönüşüm, ucuz konut, bedeva süt, trafik sorununu halletme vs. gibi birçok şeyi yerine getiremedi. İktidarla da sürekli bir çekişme yaşandı. İktidar, İmamoğlu çekişmeleri bugüne kadar süregeldi. İmamoğlu, mahkemelerle karşı karşıya kaldı. Ayrıca, gelecekte de CHP’nin başına geçme hesaplarıyla parti içerisinde mücadeleye girdi. İstanbul’dan ziyade genel siyasetle ilgilendi.
Sonuçta; Siyasi tartışmaların odağı haline gelen İstanbul, hizmet açısından olması gerekenin çok gerisinde kaldı. Ona destek verenlerin bazıları medyada pişmanlıklarını dile getirdiler.
Aslında böyle bir tabloyla karşı karşıya kalınacağı biliniyordu. Ancak, halkın, İstanbul halkının iktidara karşı oluşan tepkisinin bir araya gelen muhalefet cephesince oldukça iyi yönlendirilmesi, Ak Partinin aday seçimi ve teşkilatlardaki dağınıklık gibi şeyler İmamoğlu’nun seçimi kazanmasını sağladı.
Önümüzdeki seçimde İmamoğlu’un arkasında Millet İttifakı gibi bir ittifak desteği yok. Üstelik kendisine karşı parti içerisinde bazı tepkiler de oluşmuş durumda. Ancak, buna rağmen 5 yıl içinde oluşturduğu çeşitli dengeler hanesine yazılacak önemli bir avantaj.
En önemli avantajı ise alt ve orta tabaka halk yığınlarında ekonomik nedenlerle iktidara karşı tepki oluşmuş olması. Halkın iktidara olan tepkisi İstanbul’da daha çok hissedilmekte. Zira, İstanbul Türkiye’nin en pahalı şehri haline gelmiş durumda. Ekonomik sorunlar her şeyin önüne geçtiğinden olacak İmamoğlu’nun başarısızlıkları daha az konuşulur durumda.
İstanbul B.B seçimlerini kazanmak için İstanbul Milletvekili Murat Kurum’u aday gösteren Ak Parti’nin dezavantajı içinde bulunduğumuz ekonomik tablo. Bu tablonun değişmesi için iktidarın emeklilik sistemini yeniden düzenlemesi, dar gelirlilere, emeklilere kesenin ağzını açması, işsizlere, gençlere, kadınlara, ikna edici şeyler sunması gerekiyor.
Ayrıca; Murat Kurum’un seçim faaliyetlerini yürütecek iyi bir ekibe ihtiyaç var. Bu ekipte ittifak içinde olunan Partilerden de temsilciler bulunmalı.
Bunların yanı sıra en önemli olan şey ise Cumhur İttifakının tüm desteğini alabilecek şekilde ittifakı oluşturmuş olan siyasi partilerle bir anlaşma zemini oluşturmalı.
İstanbul’da Kürt oyları son derece önemli. Bu konu hiçbir şekilde göz ardı edilmemeli.
İlçelerdeki adaylar da mutlaka İBB seçimini etkileyecektir. Bu da işin bir başka gerçeği.
Gördüğüm kadarıyla halkta önceki seçim gibi bir seçim heyecanı yok. “Kim kazanırsa kazansın bir şey değişmez” söylemi kırılmazsa seçmenlerin sandığa gitme oranında düşüş olabilir.
Şimdiden kazanan her kim olursa olsun, İstanbul için hayırlı olsun diyorum.
