Bugün bildiğimiz “Cumhuriyet”i şöyle tanımlayabiliriz: “Hükûmet başkanının halk tarafından belirli bir süre için, belirli yetkilerle seçimi veya yönetim biçimidir.”
Demokrasi ise halkın yönetimi, çoğunluğun yönetimi şeklinde algılanıyor.
Gerçek anlamıyla ele alırsak Arapça bir kelimeden türediğini CÜM-ÜRİYET olduğunu görebiliyoruz.
Anlamına bakıldığında geniş, büyük karınlılık olduğunu anlıyoruz.
Başka bir deyişle, sokak taşlarının kum ve çakılların işe yarayan kısımlarını bulup kullanmak anlamını taşımaktadır.
Sosyolojide ise, bardağın dolu tarafı, insanların şeref ve namusları ile ortaya koydukları güzel şeyler…
Cumhuriyetin orijinal tarifine gelirsek, “Yönetmeyi hak edenlerin en iyilerin en etkinlerin yönettiği yönetim şeklidir.“
Türkiye Cumhuriyeti ilk kurulduğunda gerçek “Cumhuriyet” vardı. Yani ehliyetli kişiler ve hak eden kişilerin yönettiği dönemdi. Her zaman kamu görevinin bir emanet olduğu bilinirdi.
Bütünlülük vardı. “Sağlam veririm , sağlam alırım.” düşünce ve yönetim şekliyle belirtili idi.
Burada ehli kişiler yoksa liyakatli kişiler yönetmiyorsa sorun vardır sorun olacak demektir.
İnancımıza da aykırıdır. Emanetin karşılığı olmalıdır. Bu yönden bakıldığında seçmenin çok önemli olduğu bir gerçektir. Herkes seçmen olamaz seçmenlerin de ehliyetli olması gerekir.
İlk meclis açılırken meclis kürsüsü arkasında gördüğümüz levhada şura ayeti yazılıydı.
Neydi anlamı?
“Allah’ın emri ile ortaklaşa çalışılacak.” anlamı taşıyordu.
Şura ne demek:
“Ortaklaşa bal temin edilip beraber yemek.” demektir. Başka bir deyişle, en iyiyi ortaya çıkarma modeli demektir.
Bu ayetin ışığında en iyi çözümü bulup, getirip ortaya koymaktır.
En iyi konumu ortaklaşa yapmaktır. Ya……
“Şimdi nasıldır?” sorusunun cevabı siz okurlarıma ait olsun.
Meclisin daha sonra bozulması saflarına girdiğini, oy birliği- oy çokluğu şeklinden anlıyoruz. Yani ismine “Cumhuriyet” dediler “Demokrasi” dediler. Yer yüzünde çoğunluğa uyarsan her şeyi saptırırsın, sadece sana uyarlar.
Sokratesin dediği gibi, demokrasi bir eğitim işidir. Eğitimsiz demokrasiye geçilirse kitlelerde
oligarşi,yani küçük bir grubun egemenliği olur.
Devam edilir ise Demogoglar üretilir, halkın milli duygularını istismar ederler. Sürecinde diktatörler çıkar.
Bugünlere geldiğimiz noktada çok da benzerlik görünmüyor mu?
Saygılar, sevgiler.
Nazım RAKICI