Cumhurbaşkanlığı gibi yüce bir makamın pazarlıklara konu olması ve iki tur seçime mecbur kalınması sistemin arızası.
Cumhurbaşkanlığı seçiminin daha demokratik bir görüntüye sahip olması için ortaya atılan yüzbin imzayla aday olunabilme imkanı, sistemi küçük partilerin pazarlığına mahkum etti.
Milletvekili seçimlerinde küçük partilerin sistemi istismar etmesinin ve siyasal dağınıklığın önlenmesi adına inile inile % 7 barajına inilmişken, 100 bin imzayla ülkenin idari en yüksek makamı olan Cumhurbaşkanlığına aday olunabilmesi anlaşılır şey değil!
Daha da ötesi Meclis içerisinden sadece Grubu olan Siyasi Partilere Cumhurbaşkanı adayı gösterebilme imkanı tanınmış. Yani grubu olmayan Meclis çatısı altısı altındaki siyasi partiler farzedelim ki 15-20 arası Milletvekiline sahip olsalar da Cumhurbaşkanlığına aday gösteremiyorlar. Ayrıca aday gösterebilmenin bir başka şartı da en son yapılmış olan Milletvekilliği Genel Seçiminde en az % 5 oy almak.
Cumhurbaşkanlığına aday gösterebilmek için seçmen oyunu dikkate alan ve ancak % 5 oy alan siyasi partiye bu hak tanınıyorsa, adaylık başvurusunda bulunabilmek için de bu oy miktarı dikkate alınmalıydı.
Keşke içine düşülen durum öngörülebilse ve adaylık için yüzbin imza yerine % 5 oy oranının karşığı olan sayı dikkate alınsaydı.
Onu da geçelim; madem ki Siyasi Partilere hazine yardımı yapılması % 3 oy almaya indirilmiş bari o miktar kişi baz alınsaydı.
Cumhurbaşkanlığı seçiminin Siyasal sisteme entegrasyonu şart olmalıydı.
Pazarlık işleri hiç hoş değil, o makam bunlarla karşı karşıya kalmamalıydı!