Çaresiz Yalnızlıklar- 4
Bugün başım dumanlı.
Hayatın bin bir şekilde tecelli eden belirsizliğine kafa yoracak gücüm yok.
Ürpermelerin sarkacını titreyen ellerim boşuna tırmalıyor.
Duracağı yok ki.
Savruluyorum.
Düşlerim bin parça…
Başım dönüyor.
Aklımın etrafında dönen sahici dünya ile düşünce dünyamda gelgitlerin kaçınılmaz huzursuzluğu yakama yapışmış.
Kemale ermiş hayatın gergefe dokunan kanaviçesi tamamlanmış gibi.
Yeni modelleri tezgaha alma cüretini bulamıyorum.
Tasarımlarım puslu.
Nerden gelip nereye gittiğimi çoktan sabitleyen ruhumun acelesi mi var, ne?
Toparlanma telaşı uzun yolun hazırlıklarına kodlanmış.
Yaşadıklarımın gölgesi, izini sürme sevdası, dün olan bu an, telaş ve heyecan kucak kucağa…
Bi taraf olanın bertaraf olduğu yerde, inadına çok taraf olan ruhumdan taşanları barajlara doldurma sevdası, his ve düş perdeleri ile mümkün mü?
Dönüyorum dünya misali. Beynim dönüyor aklımın etrafında. Güzeli bulma telaşı uzaklara, çok uzaklara savuruyor beni, titriyorum.
Güzele, en güzele ulaşma heyecanı bu…
O’na karar kılıyor ezelden ebede hızla savrulan ruhum…
Kavuşma heyecanı…
Ki, yalnızlıklar otağ kurmuş dünya çadırında, son imza anı…
Kurgulanmış gerçekle yüzleşme ışık hızında…
Bir daha çocuklaşabilsem, bir daha en yakından doyasıya öpebilsem, göz hizasından yüreklerine göndersem sevgimi doyasıya… Ki hep sevdim,çok sevdim…
Merhametimi sınırsızca, fütürsüzca, sergileyebilsem. Ki, merhameti hak edeyim…
O sevgi denizinden arda kalan rayihaları genzime çekebilsem doyasıya…
Olan dünya, yoksa yalan mıydı, yalan mıydı bu dünya?
Yakın olun, tutunamıyorum, başım dönüyor.
Ne olursunuz uzaklar, bir an önce yakın olun?
Yakın olun ki, bu çaresiz yalnızlıktan kurtulayım.
…
Sevgi ve saygılarımla