Bir kimsenin olur olmaz her şeye karışmasına “git, işine bak” babından “her şeye maydanoz olma” deriz ya! İşte ondan yazmak istemiyorum ama Tavuğun civciv çıkarmak için yumurta üzerine oturmasına benzeyen işlerimiz canımı sıkınca da bir kenarda duramıyorum!
Neden Maydanoz olmak istiyorum!
Ağzı beş karış kör olanlar, burnumuzun dibinde 5 milyon metre kare alan denizden yer kazanırken, 45 bin kişilik stadı ve Şehir hastanesi oraya yaparken hiçbir zorluk çekmediler. Kimse onlara balıklar mahvoldu, manzaramızı bozdun demedi! Dibi su alır demedi! Trabzon habire Karadeniz’de büyümeye devam ediyor. 680 bin metre kare alan doldurdular stat için beş adet stat yapılacak yer doldurdular. Yanına Gül Cemal dediler bir 700 bin daha eklediler. Yetmedi 2700 dönüm daha dolduracak, sanayi kuracaklar. Şimdi hazır yere şehir hastanesini benim devletim yapıyor. Stadı benim devletim yaptı. Yerini benim devletim doldurdu.
Seviniyorum. Sorunlarını bürokratik gücünü kullanarak hallediyorlar, bizler yırık dondan çıkmış gibi sağa sola yalpalıyoruz.
Ekrem ORHON Rizelinin öz parası ile Rize’ye bir Rize kattı. Devletten tek kuruş yardım almadan Rizelilerin şehre inme tutkusunu kullandı, Rize’ye bir Rize daha Rizelilerin parası ile kattı. Allah rahmet eylesin. Uzağa gitmeyeceğim. Biz Stadı, Kapalı yarı buçuk Olumpik havuzu nasıl yaptık, dikkatinizi çekti mi? Sorguladınız mı? İtiraz ettiniz mi? Şehrin göbeği yine Rizelilere adeta kapaklanırken, ayaklandık mı? Adamalar o zaman 35 milyon taahhüt ettiler, bu gün ben peşin aldıkları yere, yaptıkları işe 400 milyon vereyim. Hem de peşin! Niye 400? Çünkü 500 satacam daaa!
Yani, Rize’ye bir Rize’yi Ekrem ORHON’la, Rizeli kendisi kattı, parasını cebinden verdi. Yani O stadı da o havuzu da Rizeli kendi cebinden yaptı! Kimse bize bir şey vermedi. Devletimin cebinden tek kuruş çıkmadı.
Yumurtanın üzerine oturmaya devam. Civciv çıkacak ya! Nah çıkar o yumurtalardan civciv.
Horoz binmedi tavuğu, naka bekliyorsun! Çıksa bile hepsi horoz olacak! Boşuna yumurta eden tavuk bekliyoruz. Maydanoz olma mevzusu ya! İşi gücü şahsi menfaati olanlar şark kurnazlığı ile bir vilayetin kaderi ile oynuyorlar ya!
En başında dedik ki, paketlemenin sahası yeterli değil, orada olmaz, yeterli de olsa orada olmaz. Ezbere, rast gele hiç demedik. Çünkü bütün şehrin artıma tesisi, yani ..kları orada ayrıştırılıp denizin derin yerine deşarj ediliyor. Belediye o iş için AB’ den projelendirme parası almış, taahhüdü var. Değiştiremez. Dolayısı ile hâkim rüzgâr yönüne ve yakınlarına inanılmaz çok feci bir koku yapıyor, Paketleme sahasının 27 bin metre kare olması yanında, yetmemesi yanında, bu feci koku nedeniyle oraya hastane olmaz! Yani orada olmaz derken rast gele demiyorduk. Çünkü asla hastane olmaz o noktada. Hastaları bok kokusunun tam ortasına hiçbir kuvvet yatıramaz. Yatırırsa, bütün dünyaya rezil rüsva oluruz!
O nedenle yer aradık. Devlete yer gösterelim istedik, boşa zaman kaybetmeyelim, uzun süre Rize’nin burnunu sürtmek isteyen bürokrasi bizi oyalamasın istedik! Aynen Ovitte olduğu gibi hava limanında olduğu gibi sağlam ve şaşmaz birkaç öneri sunduk.
Önerimiz, devletin istediği normlarla örtüşmesine dikkat ettik. Sahilde olan şehir merkezimiz Doğusunda ve Batısında olana kazalardan oluşuyordu. Çok küçük üç kazayı saymasak neredeyse kentli nüfusunun yüzde 95 sahilde ikamet ediyordu. Merkezde olan 140 bin kişiyi de düşünerek yer aradık. Üç yer tespit ettik Googleden. Yat limanı- Gülbahar, Kampüs önü-Fener, Gündoğdu- Engindere
İlk aklımıza gelen Yat limanı oldu. Çünkü tam merkezde harika bir yerdi. Trafiğe asla yük olmayan bir yerdi. Sağdan soldan kazalar kolaylıkla hastaneye gelecek, iki viyadükle şehir halkı sorunsuz ulaşılabilecekti hastaneye. Olmadı. Neden. Çünkü şehrin arıtma tesisleri orayı da aut edecek boyuttaydı. Her zaman olmayan, arada bir, çok feci konular yat limanı ve çevresine oluşabiliyor, dayanılmaz kokular zaman zaman da olsa meydana gelebiliyordu.
Fener kampüsünün önünde hazır dolgu alanı düşünülebilirdi. Kesinlikle dost doğdu bir karar olurdu. Ancak Tip fakültesini de oraya taşımak lazım. O nedenle orayı da ısrarla önermedik!
Elimizde en müsait, her bakımdan müsait bir alan Gündoğdu Engindere balıkçı barınakları arasında kalan körfez vardı. Mevcut Tip fakültemizi acele ile taşımaya gerek olmayan, sonradan yapılabilecek bir alan. Mevcut onkoloji hastanesi, Tip Fakültesi hastanesi, Sağlık Yüksek Okulu, Eczacılık, Diş Hekimliği fakülteleri ve yurt binasına çok yakın bir yer. Yayan bile gidebilir öğrenciler. Allah, Rizeliye kimse mazeret uydurmasın diye orayı yaratmış adeta. Yumurtaların üzerine koso tavuk gibi oturmasınlar, bir an önce civcivleri çıkarsınlar diye orayı yaratmış!
Millet bunların farkında. Düzlemeden sizi Düzköy, Salarha, Pazarköy, o yer, bu yer demeyin. Gündoğdu Engindere mahalleleri arasında bulunan körfeze Şehir Hastanemizi yapın. Uzatmayın bu işi. Yumurtalar çürüyecek!
Şimdi “maydanoz olma” diyorsunuz anlıyorum da, elimde değil işte.
Başka bir şey diyeyim. Ovite, Hava limanına maydanoz olma dediniz. Unutmam asla. Tamam. Ben maydanoz olmayayım. Ama sizde koso tavuk olmayın da!..