HASTANE YAPILACAK MI, YAPILAMAYACAK MI?

Bir yazıya üç mahkeme!..

hastane_b48“KADIN DOĞUMA KULAK BURUN BOĞAZCI” yazımdan dolayı üçüncü kez mahkemeye verildim.

Kimler ne için, ne zaman mahkemeye verdi beni?

Safa Uzun, Recep KOYUNCU, Şaban Şimşek.

Biri RTEÜ de öğrenci, biri İmam, en son da o yazıyı bana yazdıran Eski Dekan!

Gerekçe, hakaret ve tehdit, cinsel saldırı, v.s.!

Önemli suçlamalar!..

Ne zaman Mahkemeye verdi beni bu insanlar? Safa Uzun ve Recep Koyuncu yukarıdaki yazıyı kaleme aldığım günlerin hemen sonrasında, Şaban Şimşek olayın üzerinden yaklaşık bir sene geçtikten sonra… Öğrencisi Safa UZUN davasından vaz geçtiği 15. 11. 2018 tarihinde öğrencisine adeta “neden vaz geçtin” der gibi, o mahkemeden beraat ettiğim için mahkemeye koştu…

Son iki mahkeme devam ettiği için, mahkemeye olan saygımdan dolayı fazla ayrıntıya girmeyeceğim. Ama şu soruları sormadan edemeyeceğim.

Safa UZUN kendi öz iradesi ile, mahkeme salonunda ilk kez gördüğü, hayatında hiçbir yerde karşılaşmadığı insanı gördü, haklı feryadımı anladı, vaz geçti…

Recep Koyuncu davasına devam ediyor. Hakaretine verdiğim cevabı hakaret etti gerekçesiyle, imamlığına söz söylediğim yalanı ile mahkemeye verdi… Allah büyük. İmamlığına asla bir şey demedim. 

Bu komplike mahkemeye başvurma halkasının sonu Şaban bey oldu.

Ettiği hakaretleri unuttu, hepsini kayda almışım, öğrencisi vaz geçince kendisi bizzat müracaat etti.

Her vatandaş mahkemeye gidebilir…

Ama ayni yazı nedeniyle belli bir mıhrakın üzerime gelmesi düşündürücü elbette…

Amaç aynı. Sanki aynı merkezden idare edilen bir engelleme çabası.

Yazacağım … Meselelerimizi kamuoyunun gündemine taşımaya devam edeceğim.

Alacağımız hizmetlerin peşini asla bırakmam.

Devasa projelerde harcadığım çabaların taktiksel yönleri var elbette.

Karşıma çıkan engelleri yazılarımla bertaraf edip kamuoyunu doğruya yönlendirme usullerim çok farklıdır. Ama sadece yazarak. Açıklamam…

Şu kesin. Halkımızla birlikte, bana inanan insanlarla birlikte başarıyoruz.

Kişiler, kurumlar, şahsilikler, menfaatler, makamlar beni asla enterese etmez.

Zaman zaman agresif de davranırım. Çünkü  yapılmasına  yarar gördüğüm bir işi kıt kanaat akılla, at gözlüğü takmış kişilerle başaramam. Onları elemine etmek, yolumun üzerinden kaldırmak için halkımıza gerçekleri göstermek için bazen çarpıcı, sok etkisi yaratan girişimlerim, ağır eleştirilerim olur. Yapıcı eleştiri anlamında yorumlanması gereken girişimlerimi hakaret kabul edip mahkemeye gitmek beni yolumdan çeviremez. İlimizin ihtiyaçlarına kalıcı çözümler, doğruya en yakın önerilerim olacak ve bunlara devam edeceğim.

Hastane ihtiyacımızı herkes görüyor kabul ediyor. Bu hizmeti kazanmada herkesin başarma yöntemi ayrıdır.

Şaban bey bu meselenin çözümünü külliye yapımında gördü. O yönde mücadele etti. Bizim Dev bir hastane yaptırma girişimlerimize sonradan dahil oldu. O 40-27 bin metre kare yerde çözmeye çalıştı. Biz 300 bin metre kare yer lazım dedik. Çok da iyi oldu. Bunun arkasında, arka planında olanlar beni ilgilendirmez. Beklediği makam veya makamları ben konu etmem. İlgilendirmez beni.

Keşe olabilseydi. Rizeli sonuçta…

Ama beni hastanemizde yaptığı uygulamalar ve yaptırmak istediği projeler ilgilendirir.

Kadın doğumda yaşanan çözümü zor bir konuyu, KBB Profesörünü O ANABİLİM DALİ BAŞKANLIĞI’na atayarak çözmeye çalışması dikkatimi çeker. Olaya kanuna uygunluk açısından bakamam ben.  Hele vatandaş müracaat ederse ve bütün (ulusal, yerel) basına vereceğini söylerse “bu çarpıklığı ( bana göre, halka göre) giderin” diye yazıma konu ederim saygısı içinde…

Devamında YÖK tarafından, üniversite yönetimi tarafından suçlu bulunmanız, o görevden alınmanız, doktorluktan atılmanız beni hiç ama hiç ilgilendirmez. Sadece üzülürüm, o kadar…

Benim gayem “utanmayalım, hizmetlerin en büyüğünü kazanalım” mücadelesidir.

O külliye dedi, Cumhurbaşkanı kabul etti dedi, başbakan beğendi dedi, bakanlık keza öyle. Ama o cenahtan biz bir açıklama göremedik.

İnanmadık, işimize devam ettik. Denizde 250-300 bin metre kare alan doldurularak yapılması için mücadele ettik. Sayın eski Bakan BAK, Sayın Eski il başkanı AVCI, olayı doğru algıladı, doğru bir şekilde Cumhurbaşkanımıza intikal ettirdi. O da “İnceleyin araştırın denizde yapılmasına teknik engel yoksa yapalım” talimatını verdi. Bu resmi bir açıklama. Devletin tepesindeki evladımız sayın ERDOĞAN kararını verdi, vekilleri tarafından bu açıklamalar yapıldı…

Yani Rize kazandı.

800 yataklı Türkiye’nin en modern hastanelerinden Rize’de yapılması için Devlet kararını verdi.

Her şeyi unuttum.

Herkesin samimiyetle sorduğu soru şu.

HASTANE YAPILACAK MI, YAPILAMAYACAK MI?

İl sağlık müdürümüz bir açıklama yaptı ama yetmez.

En yetkili kişiler, vekillerimiz Cumhurbaşkanımız açıklama yapmalıdır.

Ülkemiz resmen güneyde savaşırken bizim bir maraz çıkarmamız mümkün değildir. Hele bunu siyasi malzeme yapıp piyasaya sürmemiz beklenirse asla böyle bir şey yapmayız.

Ama mutlaka tıkanması gereken ağızlar var.

Ben onlara cevap verip mahkemelere düşemem artık.

Bir pataçura alın ve siz kapatın bal dudakları!

Bir senede Prof olan var ya! Sürekli dudaklarını öne çıkaran biri var ya! Hah ona tıkayın işte!

O parti bu parti gezen, hiç baltaya sap olamayan, yakaların ağzına tıkayın işte…

Sevgi ve saygılarımla…

 

Not;

Mahkemeler bitince savcılıktan müsaade alıp her şeyi noktasına kadar değerli okuyucularıma anlatacağım…

 

Metin TOPÇU

HABER BİLGİLERİ
Bu haber 21 Ocak 2019, 14:09 tarihinde Köşe Yazarları, Küçük Manşetler, Manşet, Yazar 1 kategorisinde yayınlandı.
OKUNMA
Bu Haber 806 Kez Okunmuş..
PAYLAŞ
facebook Twitter Frienfeed Twitter Google
ETİKETLER
YORUM YAZIN
Benzer Haberler
MbTasarıM
MUHLAMA KARADENİZ MUTFAĞI
Yazarlarımız
KARADENİZ VİRA FACEBOOK
Resim Galerisi
PUAN DURUMU