Değiştir demekle, değiştim demekle olmuyor…
Yerleşik paradigmaların yıkılması, yerine yenilerinin konulması zaman alıyor
Zor ve zahmetli bir iş.
Bütün yerleşik beğenileri temizleyeceksin beyinlerden…
Yüreklerin pasını silecek bir arındırma malzemesi bulacaksın…
Kolay değil…
………….
26.08.2010 tarihinde Gündoğdu-Veliköy bölgesinde meydana gelen heyelan ve su baskını sonucu 14 yurttaşımızın hayatını kaybetti.
Bir vatandaşımız hala kayıp…
O zamanın başbakanı, şimdi Cumhurun başkanı Sayın Erdoğan afet bölgesini bizzat gezdi, ilgilendi, Rize’nin en büyük köylerinden biri olan Veliköy yolunu ve dere ıslahının acilen yapılması için talimat verdi…Yolun ve dere ıslahının ihalesi yapıldı…
Çalışmalar başladı.
TOKİ afet zadelerin evlerini yaptı teslim etti…
Yani, devletin yara sarmada paradigması değişti, süratle iş yapabiliyor diyecektim ki, söz boğazıma tıkandı kaldı.
Düşünün bir kere, Cumhurun Başkanı her Rize’ye gelişinde özellikle bu yolu inceliyor ama geçen koskoca beş senede bir arpa boyu ilerleme sağlanamamış.
Ama devletin bir şube müdürü milyonları çok da gerekli olmamasına rağmen başka bir yola harcayabiliyor….Paradigma değişmemiş ya!…
Bürokratik Cumhuriyetin ayak oyunları hala iş başında…
Afete uğrayan bir yolun ve bölgenin hakkını kim ne hakla başka başka yerlere harcayabiliyor?
Mazaretler hazır.
Değişen imalatlar nedeniyle para yetmemiş, müteahhit değişmiş, yeniden ihale edilmiş flan…
Arkadaşım,kardeşim, devletlum…
Cumhurbaşkanının sözünü ayaklar altına alıyorsunuz, farkında mısınız?
Bu fakir, bu olayı Cumhur başkanına ulaştıracak,haberiniz var mı?
Hyogo Eylem Planı (2005-2015) kapsamında ‘Dirençli Kentler Kampanyası’ndan haberiniz var mı?
Yeni bir evreye girmiş bulunan bu yeni politikanın ana hedefi, afetler öncesinde riskleri azaltmak amacıyla çok yönlü önlemler alınmasına karar verilmiş, bunu biliyor musunuz?
Bilemezsiniz, çünkü yerleşik paradigmalarınız değişmemiş…
Hala kişilerin çıkarları, şahsilikler ön planda…
Bölgenin çıkarı, ülkenin çıkarı, insanların hayatı ikinci planda…
Öyle olmasa bu ülkenin o zamanki Başbakanı, şimdi ki Cumhurun başkanı söz verdi, özellikle Rize’ye her gelişinde inceliyor,ne yapıldığına, ne kadar gerçekleşme yapıldığına bakıyor ama olmuyor, bir türlü 3 kilometrelik yol yapılamıyor.
Mazaret mi?
Merak etmeyin hepsi hazır.
Müteaahit beceremedi, istimlak sorunları, beklenmeyen giderler flan…
Yahu allahınızı severseniz topu topu üç kilometrelik yolun beceremedisi, istimlaki, beklenmeyen giderleri lafı olur mu?
Ki, istimlak paralarının tamamı hesaplara yattı.
Yeniden ihale etti devlet, ama bir türlü istenilen düzeyde çalışma yapılamıyor.
Dünya, afetleri kader olmaktan çıkarılması amacıyla kararlar alırken, ülkenin Cumhurbaşkanı bizzat bir afet bölgesiyle ilgilenirken mesele halledilmiyorsa, geldiğimiz noktada bir milim değişmediğimiz gün gibi aşikardır…
Buraya not ediyorum. Konuyu ne yapıp edip Cumhurbaşkanımıza ileteceğim…
Afet bölgesinde yapılması gerekenleri paradigmalarınıza kurban etmekten vazgeçmezseniz bu konuyu sayın Cumhurbaşkanımıza bütün yönleri ile ileteceğim…
Paradigmaya güzel bir örnekle yazımı bitireyim…
“Karanlık çöktükten kısa bir süre sonra, iskele tarafındaki nöbetçinin sesi duyuldu: “Işık! Sancak tarafında.”
Komutan seslendi: Düz mü gidiyor, kıça doğru mu?”
Nöbetçi, “Düz ilerliyor komutanım” diye cevap verdi. Demek ki gemiyle tehlikeli bir çarpışma rotası üzerindeydik.
Komutan emir verdi: Gemiye sinyal gönder! “Çarpışma rotasındayız. Rotanızı 20 derece değiştirmenizi öneriyoruz.”
Karşıdan şu sinyal geldi: “Rotanızı 20 derece değiştirmeniz önerilir.”
Komutan: Sinyal gönder:“Ben komutanım. Rotanızı 20 derece değiştirin” dedi.
Karşıdaki, “Ben deniz onbaşıyım. Rotanızı 20 derece değiştirirseniz iyi olur” diye cevap verdi.
Komutan iyice hiddetlenmişti. Hırsla emretti: Sinyal ver! “Ben bir savaş gemisiyim. Rotanızı 20 derece değiştirin.”
Karşıdan ışıklarla cevap geldi: “Ben bir deniz feneriyim.”
Rotamızı değiştirdik.”
Sevgi ve saygılarımla….