ŞEHRÜL-EMİN KİM OLSUN?

1-Metin-topcu

Ben ilimin gelişmesine kendini adamış sade bir vatandaşım.

Kim ne derse desin yolumdan dönmem.

Bu il için gece gündüz üslendiğim vizyon ve misyon doğrultusunda çalışıyorum.

İki çok önemli hedefim vardı. Biri Ovit, diğeri hava limanı.

Ovit başladı. Hava limanı için Ankara’ya gidiyorum.

Dönüşümde geldiğimiz noktayı en ince ayrıntısına kadar sizinle paylaşacağım.

Bu devasa işleri tek başıma mı yapıyorum?

Asla.

Bunu siz değerli okurlarımla birlikte başarıyorum.

Beni eleştiren, anlayan, moral veren, her platformda birlikte hareket ettiğimiz insanımla birlikte başarıyorum bu işleri.

Eğer yazılan yazının okuyanı olmasa bir değer taşımaz.

Eğer bir noktaya gelmişsem yazılarımla, sizlerin sayesindedir.

İsteseydiniz yerle bir ederdiniz beni.

İşte tam bu noktada “ne ektik ne biçtik” diye, hem kendime, hem de siz değerli okurlarıma bir soru sorarak devam edeyim yazıma.

Eğer, filizlenenin başını koparmaya devam edersek hiçbir şeyi başaramayız.

Bu anlattıklarımı siyasete yoranlar yanlış yaparlar.

Gaye daha güzel, daha gelişmiş bir Rize ise teşhislerimizi çok doğru yapmak zorundayız.

Düşünün, bugün bu ülkenin başbakanı Erdoğan Rize’de tahsili tamamlayıp Rize’de kalsaydı bugün hangi noktada olurdu?

Değerlerimizi fark etmede geç kalıyoruz, yolunu kapatıyoruz, hatta hiç olmayacak bir şekilde çok erken ağır hasarlar verip, silinip gitmesini sağlıyoruz.

Peki, farkında mıyız yaptığımız kıyımın?

Aslında kendi geleceğimizi kararttığımızın farkında mıyız?

Ben aday adaylığı sürecinde tek satır yazmadım.

Hepsi birbirinden değerli çeşitli siyasi partilerin çeşitli aday adayları…

Öncesinde halkımıza, arkadaşlarıma sordum.

“Bana iki kişi söyleyin. Bizi yönetecek, kentimizi bugünden daha ileri bir düzeye getirecek iki kişinin adını verin” dedim.

Tık yok.

Yüzde elli gibi ezici bir çoğunluk sadece şunu diyordu.

“şu olmasın, bu olmasın da kim olursa olsun”

Şu kim?  Cevap yok…

Ne demek o, şu, bu olmasında kim olursa olsun!..

O, şu, bu geride kaldı artık.

Yapılan güzel işlerin üzerine ilave etmek için yarışmamız lazım gelmez mi?

Her şeyi tersinde yapmaya çalışıyoruz.

Bu mudur eline, beline diline, iline sahip çıkmak?

Yerin kulağı var…

Ne ektik, ne biçtik?

Kimi yetiştirdik Allah aşkına?

Kimin önünü açtık, bu parlak fikirlidir, ilimize yararlı insandır dedik, koruduk,bugünlere hazırladık, söylemisiniz bana!..

Önümüze geleni baltaladık,yerden yere vurduk.

Şimdi de yalandan, siyaseten, küçük çıkar hesaplarımızla dizlerimizi  dövüyoruz.

“Bize sormadılar” diyoruz!

Aslında bize soruyorlar, ama soruların cevabını çok erkenden verdiğimiz için unutuyoruz.

Elbette, bizi yönetecek insanı kısa bir zaman diliminde de olsa bir yarışmaya sokmak en doğru olandı.

Hata bizim.

Çünkü, bütün soruların cevabını erkenden verdiğimiz için, yani yanımızda olanları erken yıprattığımız için, tükenen sermayemiz dışarıdan takviye ediliyor.

Dışarıdan yapılan takviyelerde her zaman iyi olmuyor.

Şans meselesi.

Bu sefer şansımız yaver gidecek diyorum.

Eğer bu vilayette bir şeyleri zamanında fark edip bir çok işe zamanında beraberce başlanmasını sağlayan bir kardeşinizsem, bu sefer şansımız yaver gidecek diyorum.

Kişiliğinden emin olduğum, çevresinde olgunluk abidesi, bilgili bir insan, bizi yönetmek üzere bu işe talip oldu.

Yoluna kasten, küçük siyasi hesaplarla dikenler dökmeyelim derim…

Sevgi ve saygılarımla….

 

HABER BİLGİLERİ
Bu haber 29 Kasım 2013, 11:23 tarihinde Köşe Yazarları, Yazar 1 kategorisinde yayınlandı.
OKUNMA
Bu Haber 423 Kez Okunmuş..
PAYLAŞ
facebook Twitter Frienfeed Twitter Google
ETİKETLER
YORUM YAZIN
Benzer Haberler
MbTasarıM
MUHLAMA KARADENİZ MUTFAĞI
Yazarlarımız
KARADENİZ VİRA FACEBOOK
Resim Galerisi
PUAN DURUMU